Dut Yetiştiriciliği
Ülkemizde 2.130.000 adet meyve veren dut ağacından 50.000 ton ürün elde edilmektedir. Meyvecilik kültürü çok eskilere dayanan ülkemiz, dutun anavatanlarından ve doğal yayılış alanlarından olmasına karşın, bu genetik potansiyel yeterince değerlendirilememektedir.
Meyve kalitesi bakımından oldukça üstün özelliklere sahip olan birçok genotip yalnızca kerestesinden yararlanmak amacıyla kesilerek yok edilmiştir. Ülkemizde meyvesinden yararlanılan ve yaygın olarak yetiştirilen dut türleri Morusalba (beyaz dut), M. nigra (karadut) ve M. rubra (kırmızı veya mor dut) olmakla birlikte daha onlarca türü bulunmaktadır.
Dut toprak ve iklim koşulları bakımından seçici olmadığından ülkemizin hemen her ilinde yetişmektedir. Üretimde en yükDut pestili yapmak için ise; pekmez üretimindeki ilk işlemlerin aynıları dut pestiliyapımında da uygulanır. Şıra elde edildikten sonra, süzülerek tekrar kazanakonulur.
Kaynatılması sırasında nişasta veya un pestili yapılacaksa, un ya da nişasta bulamacıyapılıp, kaynayan şıranın üzerine dökülerek ilave edilir. Koyulaşana kadar da karıştırılır.Serilecek kıvama geldiğinde bakraçlara alınarak, damlarda hazırlanmış temiz pestilörtülerine serilir. Un pestili, nişasta pestiline göre daha kalın serilir, rengi de daha koyudur.
Nişasta pestilinin üzerine haşhaş dökülür. Bazı bölgelerde bulamaca, dövülmüş cevizkatılarak cevizli pestil de yapılır.Damlarda serili pestiller bir gün kadar kurumaya bırakılır.Ertesi gün, kuruyan pestillerin arka tarafı bezle ıslatılarak, örtülerden ayrılır. Tekrar birkaçsaat kurumaya bırakılır. Yapılan nişasta pestiliyse iç yüzeyine nişasta dökülür.Makaslaistenilen ölçülerde kesilerek katlama işlemi yapılır.
Dut pestili
Dutlar yalnızca pestil ya da pekmez yapımında kullanılmaz, kurutularak da yenir.Damlarda brandalara serilerek birkaç gün kurumaya bırakılan dutlar, elenip seçilerek,kavanozlara doldurulur; çerez olarak yenmeye hazır durumda kilerdeki yerini alır.sek paya Malatya ili sahip olurken bunu Ankara ve Erzincan illeri takip etmektedir.
Dut ağaçları genellikle ev bahçelerinde, yol kenarlarında ve nadiren de ticari bahçe şeklinde yetiştirilmektedir. Dut yetiştiriciliğine olan talebin artmasıyla birlikte son yıllarda bazı dut türlerinden kapama bahçelerin kurulması da gündeme gelmiştir.
Günümüzde taze tüketiminin yanı sıra işlenmiş ürünlerinin de besleyici özelliği sayesinde dut önemli bir potansiyele sahiptir. Yetiştiği yörelerde meyvesinden pekmez, reçel, pestil, dut ezmesi, meyveli dondurma, cevizli sucuk, sirke, meyve suyu konsantresi, ispirto gibi ürünler yapılmaktadır. Özellikle karadut suyu son yıllarda oldukça yaygın bir içecek haline gelmiştir.
Çok geniş alanlara yayılmış olmasına rağmen meyvesinden ziyade ipekböcekçiliği yetiştiriciliği amacıyla kullanımı nedeniyle dünya dut meyve üretim miktarına ait kayıtlara rastlanmamaktadır. Kısacası dut ağacının yaprağı ipek böceğinin çok sevdiği yiyeceklerdendir. Dut, sevilerek yenen bir meyve olmasına karşın meyvesi çok yumuşak olduğundan soğukta saklama süresi çok kısadır. Bu yüzden taze olarak tüketimi sadece hasat dönemi ile sınırlı olan bir meyvedir.
Ancak, özellikle karadutlar soğuk hava depolarında bir ay süre ile veya derin dondurucularda uzun süre saklanabilmektedir. Bu durum karadutların sanayide işlenmesi için bir avantaj sağlayabilmektedir.
Tanımı ve Önemi
Dut, dutgiller (Moraceae) familyasından Morus cinsini oluşturan ağaç türlerine verilen addır. Vatanı Çin ve Uzakdoğu’dur. Orta Avrupa, Akdeniz, İran ve Anadolu’da sıcak ılıman iklimlerde yetişmektedir. Dut bitkileri, 15 m’ye kadar boylanır. Hızlı büyürler. Gövde silindirik, dik ve kalın; kabuk çatlaklı ve gri kahve renklidir.
Tepe çapı 6 – 8 metre olup, seyrek ve top görünümlüdür. Kökleri etli, gevrek yapıda ve kırılgandır. Yaşlandıkça kuvvetli yan kökler geliştirir. Bu nedenle rüzgâra dayanıklıdır. Yaprakları saplı, iki sıra üzerine dizilmiş, tabanı yuvarlak veya kalp şeklinde, üst yüzü koyu, alt yüzü ise daha açık yeşil renklidir.
Yaprak genellikle sivri uçludur. Kenarları dişlidir. Sürgünler parlak sarı renktedir ve hafif tüylüdür. Sürgünler kesildiğinde süt gibi salgı salgılar. Çiçekler, bir evcikli olup yaprakların koltuğunda ve saplı durumlar halinde bulunur. Çiçekler nisan – mayıs aylarında açar. Genellikle rüzgâr yoluyla tozlaşma gerçekleşir.
Dut meyvesi çiçek sapı üzerinde bulunan çiçeklerin her birinden oluşan meyvecikler topluluğu (çoklu) şeklindedir. Yumurtalığı çevreleyen çanak yapraklar etlenerek dut meyvesini oluşturur. Meyveciğin oluşumuna, karpellerden başka çiçeğin örtü yapraklarının da katkısı olduğundan, dut yalancı meyveler grubunda yer alır.
Çiçeklerin ve dolayısıyla meyveciklerin üzerine dizildikleri eksen, çiçek sapı ve meyve sapı olmak üzere iki kısımdan oluşur. Meyveciklerin bulunduğu kısım çiçek sapı, diğer taraf ise meyve sapıdır. Meyve olgunlaştıkça çiçek sapı etli hale gelmekte, fakat meyve sapını oluşturan kısım etli yapı kazanmamaktadır.
Dut ağaçlarında monoik, dioik ve erselik çiçek tiplerine rastlanabilmekle birlikte, genelde ağaçlar monoik yani tek evciklidir. Bir başka deyişle erkek ve dişi çiçekler ayrı yerlerde fakat aynı ağaçta yeralır. Erkek çiçekler bir süre sonra dökülür, dişi çiçeklerden de meyve elde edilir. Haziran – temmuz aylarında da meyve olgunlaşır. Tohum toplama zamanı temmuz – ağustos aylarıdır. 1 kg tohumda tohum sayısı, yaklaşık 450.000 adettir. Yani tohum küçük, açık renkli ve 1–2 mm boyutundadır.
Dut ağacının ülkemizde ekonomisine ipek üretiminden başka, daha birçok katkısı bulunmaktadır. Bu nedenle dut ağacına sadece ipek böceği besin kaynağı gözüyle bakılmamalıdır. Dut yaprağı küçük ve büyük baş hayvanların beslenmesinde taze ve kuru yem olarak da kullanılır.
Dalları sırık; dallarından çıkarılan kuvvetli ve dayanıklı lifler aşı, çelik ve fidan bağlama gibi işlerde kullanılabilir. Bundan başka kâğıt üretiminde, çuval yapımında da duttan yararlanılır. Budamaya dayanıklı ve sert olması nedeniyle oldukça kıymetlidir.
Mobilya, sandık, araba tekerlekleri ve bazı müzik aletleri yapımında kullanılır. Ayrıca süs bitkisi olarak da dut bitkisi kullanılmaktadır. 100 gram taze dut meyvesinin içerdiği önemli besin değerlerine baktığımızda; 93 kalori; 0,9 gr protein; 19,8 gr karbonhidrat; 1,1 gr yağ; 0,9 gr lif; 60 mg kalsiyum; 1,1 mg demir; 0,05 mg B1 vitamini; 0,07 mg B2 vitamini; 0,2 mg B3 vitamini ve 17 mg C vitamini bulunduğunu söyleyebiliriz.
Türkiye’de dutların henüz tip özelliğinde olması nedeniyle ticari bahçe kurmaya karar verildiğinde diğer türlerde olduğu gibi onlarca çeşit-anaç zenginliği ve fidan bulunamamaktadır. Dünyanın birçok ülkesinde de dut genellikle ipekböceği yetiştiriciliğinde kullanılmakta meyvesi için yetiştirilmemektedir.
Bu nedenle dut ağacı, meyvesi ve yetiştiriciliği hakkındaki bilgiler sınırlıdır. Türkiye’de oran olarak baktığımızda beyaz dut ağırlıklı %97, karadut ve kırmızı dut ise %3 civarında üretim veya tüketimde yerini almaktadır. Ülkemizde üretilen dut meyvelerinin %70 pekmez üretiminde kullanılıyor, %10 köme üretiminde, %3 pestil, %4 kuru dut ve %5 de sofralık olarak ve kalan %8’lik oran ise diğer üretim kollarında değerlendiriliyor.
Çeşitler
Morusalba (Akdut)
Anavatanı Orta Asya ve İran’dır. Ülkemizde de çok yetiştirilir. Aşılı olanlar meyvecilikte kullanılır. 10 – 15 metre arasında boy yapar. Gövde kabuğu açık – gri – esmer renkli ve çatlaklıdır. Yaprakların üst yüzü parlak yeşil alt yüzü ise mattır. Sonbaharda sarı renktedir. Yapraklar yürek şeklindedir. 3 – 5 derin lopludur. Nisan – mayıs ayında açan çiçekler aşağıya doğru sarkıktır. Haziran ayında meyve verir. Işıklı ve aydınlık yerlerden hoşlanır. Hafif ve kumlu topraklardan hoşlanır. Meyveye yattığında bitki çok su ister.
Morusnigra (Karadut)
Anavatanı İran’dır. 10 – 15 metre boy yapar. Yaprakları 6–12 cm büyük olup kenarları düzensiz kaba dişlidir. 2 – 3 lopludur ve kışın yaprak döker. Yürek biçimindeki yaprakların üst yüzü koyu yeşil ve tüylü, alt yüzü yumuşak sık tüylüdür. İpek böcekçiliğinde yapraklarından bu sebeple yararlanılmaz. Bol ışıklı ortamlardan hoşlanır. Kireçli topraklarda rahatlıkla yetişir. Bol su ister.
Morusrubra (Kırmızı dut)
Ülkemizde az yetişmektedir. 15 – 20 metre boy yapar. Yaprakları 7 – 12 cm büyüklüğünde, üst yüzü kaba tüylü ya da tüysüz, alt yüzü yumuşak sık tüylüdür. Meyveleri koyu pembe renkli ve 2 -3 cm büyük, tatlı ve suludur.
Genel İstekleri
Dut iklim ve toprak koşulları bakımından çok seçici olmadığından ülkemizin hemen hemen her ilinde rahatlıkla yetiştirilebilmektedir.
İklim istekleri
Türkiye’nin meyve ağacı yetiştirilen pek çok yerinde dut ağacı rahatlıkla yetiştirilebilmektedir. Dut, daha çok sıcak ılıman ve bol güneşli bölgelerin bitkisidir. Dut bitkisi, ılıman iklimden subtropik iklime değişen farklı ekolojik şartlarda iyi gelişir. Optimum sıcaklık isteği 24–28 °C’dir. Diğer birçok bitkide olduğu gibi hava sıcaklığı 5– 36°C arası gelişimlerini düzenli şekilde devam ettirir. Yıllık yağış isteği 600- 2500 mm civarındadır.
Yağışı az olan yerlerde sınırlı gelişim gösterir. Ancak fazla sulama yapraklardaki protein ve karbonhidrat içeriğini düşürür. Dut ağaçlarının ihtiyaç duyduğu su miktarı ağaçların bulunduğu bahçenin toprak yapısına göre değişir. Verimli topraklarda 10 gün aralıklarla, killi topraklarda ise 15 gün aralıklarla sulama ister. %65–80 civarında bir atmosferik nem oranı, dutun yetişmesi için idealdir.
Gelişme ve yaprak kalitesi için güneş ışığı önemli bir faktördür. Tropik alanlarda dut bir günde 9–13 saatlik ışıklanma ile yetişir. Dut deniz seviyesinden 1400 m yüksekliğe kadar yetiştirilebilir. Ekstrem geç donlardan zarar görür. Bir yıllık sürgünleri ve gözler -20°C’yekadar dayanabilmektedir. Ülkemizde Akdeniz Bölgesi’nden Doğu Anadolu Bölgesi’ne hemen her yerde dut yetiştiriciliği yapılabilmektedir. Özellikle Kahramanmaraş, Adıyaman, Elazığ, Erzincan, Malatya ve Tokat illerinde ekonomik anlamda yetiştiriciliği yaygındır.
Toprak istekleri
Dut ağacı, en iyi tınlı, kumlu-tınlı ya da killi-tınlı topraklarda yetişir. Toprağın pH değeri 6,5–7 olmalıdır. Özellikle dut ağacının dikildiği yerde, taban suyu toprak yüzeyine yakın olmamalıdır.Dut tuzlu topraklar hariç, toprak ve iklim koşulları bakımından seçici değildir. Sığ topraklar tavsiye edilmez.
Derin topraklarda iyi gelişme göstermekle beraber kireçli, kuru, kurak ve kumlu topraklar üzerinde de yetiştirmeye uygundur. %0,2’nin altında tuz içeren tuzlu-alkali topraklarda yetişebilir. Diğer bir ifadeyle tuzluluğa duyarlıdır
Üretimi
Tohum, çelik ve doku kültürü ile üretimi yapılır. Ancak en çok çelikle üretim yöntemi kullanılır. Erken ilkbaharda odun çeliği alınır. Eğer tohumla üretim yapacak isek, tohumlar toplanır toplanmaz hemen veya çıplak olarak 4 -12 haftalık soğuk depolamadan sonra ilkbaharda ekilir. Üretimde bunun yanında aşıda kullanılır. Göz ve kalem aşı yapılır. Daldırma ile sonbaharda üretilebilir.
Generatif (tohumla) çoğaltma
Generatif çoğaltma yönteminde tohumlar meyveden çıkarıldıktan sonra hemen ekilmelidir veya tohumlar kurutularak 4°C’de buzdolabında birkaç yıl muhafaza edilebilir. Genelde çimlenme sorunu yaşanmaz. Bazı durumlarda özellikle de karadut tohumlarının çimlenmeleri için gibberelik asit uygulamaları gerekebilir. Tohumla çoğaltma oluşabilecek açılımlardan dolayı pek önerilmez. Ağaç yavaş gelişip, geç meyveye yatar. Ayrıca meyve kalitelerinde farklılıklar görülebilir. Standart bir çoğaltma yöntemi olarak önerilmez. Ancak aşı ile çoğaltmak için anaç eldesinde kullanılır.
- Vegetatif yöntemlerle çoğaltma
- Aşıyla, çelikle, daldırma ve doku kültürü ileolmaktadır.
- Aşıyla çoğaltma
Aşılar anaç üzerine takılan parçaların niteliğine göre iki gruba ayrılır;göz aşıları ve kalem aşıları kullanılır.Ayrıca aşılar yapılış zamanlarına göre sürgün ve durgun aşı olmak üzere ikiye ayrılır. Erken ilkbaharda yapılan kalem ve göz aşıları ile Haziran ayında yapılan göz aşıları aynı dönem içinde sürdükleri için “sürgün aşılar” olarak adlandırılır.
Ağustos ve Eylül aylarında yapılan göz aşılar aynı dönemde tutar ama yapıldığı dönem içinde sürmezler, bu sebeple bu aşılara da “durgun aşılar” denir. Karadutlarda aşı ile çoğaltmada dutun süt çıkarması, göz aşısında alınan aşı gözünün altında genellikle boşluk bulunması, aşı gözlerinin iriliği ve aşı uyuşmazlığı gibi nedenlerle aşı tutma oranında zaman zaman başarısızlıklarla karşılaşılmaktadır.
Genellikle beyaz, kırmızı ve mordutlarda aşı tutma başarısı %90’ların üzerinde iken karadutlarda aşı başarı oranı %20 – 40 arasında değişmektedir. Aşı ile çoğaltılmada göz (T ve ters T) ve kalem (yarma, kakma) aşıları kullanılır. Karadutlarda genellikle çöğür olarak yabani beyaz dut kullanılmaktadır. Ancak hafif de olsa aşı tuttuktan sonra kısmi uyuşmazlık görülür.
Bu aşı bölgesinde şişkinlik olarak ortaya çıkabilir. Nadir de olsa ileri safhalarda aşı atması olayı gözlemlenebilir. Diğer taraftan bu kısmi uyuşmazlık ağacın erken meyveye yatması açısından da önemlidir.
Karadutlarda en fazla “T” göz aşısı uygulanır. Bunun için 1–2,5 cm çapındaki beyaz dut çöğürleri anaç olarak kullanılır. Anaçta yapılacak kesimlerde önce yukarıdan aşağıya kesimin, sonra buna dik olan yatay kesimin yapılması tercih edilir. Bunun için anaç üzerinde 2,5 cm’likbir kesim yapılır. Sonra dikey kesimin üst ucunda gövde çevresinin üçte biri kadar kabuk yatay olarak kesilir. Bıçağın tersi ile bu noktalar biraz açılır. Göz hazırlığı için aşı kalemi gözün 1 cm kadar aşağısından eğimli bir şekilde kesilerek gözün altından geçip 2,5 cm üzerinde kesim bitirilir.
Gözün 2 cm üzerinden kesim yapılarak göz yerinden çıkarılır. Gözün altında göze su sağlayacak iletim demetlerini içeren az bir parça odun dokusu bırakılmalıdır. Son olarak göz anaçtaki açılan kısma yukarıdan aşağıya doğru itilerek yerleştirilir.
Aşı plastik veya lastik bantlarla sıkıca bağlanır. Plastikteki esneme büyüyen anaca zararı önleyecektir. Aşılamadan 2 hafta sonra aşı bağları kesilir. Aşı yerindeki kaynaşma 2–3 hafta içinde tamamlanır. Eğer aşı tutmaz ise göz kurur. Anacın kabuk vermesine göre aşı tekrarlanabilir.
Çelikle çoğaltma
Dut bitkisinin çelikle çoğaltılma çalışmalarında IBA ve NAA hormonları kullanılmaktadır. Ticari olarak temin edilen IBA’nin4000–5000ppm’likkonsantrasyonu kullanılır. Bu amaçla;1 litre4000–5000ppm’lik IBA solüsyonu hazırlamak için 4–5 gram toz halindeki IBA önce 0,5 litre etanol (etil alkol) içinde iyice karıştırılarak çözülür.
Daha sonra 0,5 litre su ilave edilerek 1 litreye tamamlanır. Eğer az sayıda çelik kullanılacaksa 100 ml’lik solüsyon hazırlamak maliyet açısından daha kârlı olacaktır. Hazırlanan solüsyon arttığı takdirde ışık geçirmeyen kahverengi cam şişelerde veya dışı alüminyum folyo ile sarılmış cam şişelerde buzdolabında saklanarak sonraki uygulamalarda kullanılabilir.
Hazırlanan solüsyona taze kesilmiş çeliklerin alt 2–3cm’lik kısmı 5–10 saniye batırılarak köklendirme ortamına dikilir. Köklendirme ortamı olarak hafif bünyeli perlit veya vermikülit kullanılır. Özellikle odun çeliklerinin köklendirilmesinde daha başarılı kök gelişimi için kök bölgesinin gündüz 21 –27°C ve gece 16 – 21°C’lerde ısıtılması hücre bölünmesini teşvik ederek köklenmeyi kolaylaştıracaktır.
Bahçe Tesisi
Meyve bahçesi tesisi uzun vadeli bir yatırımdır. Özellikle karadut ağaçlarının yavaş büyüdüğü ve uzun yıllar verimde kalması göz önünde bulundurulduğunda bahçe tesis edilecek yer özenle seçilmelidir. Türkiye’de ticari anlamda kapama karadut bahçeleri bulunmamaktadır. Ancak karaduta artan talep doğrultusunda kapama bahçe kurma çok cazip getirileri olabilecek bir yatırımdır.
Dikimden sonra genellikle, bir karadut bahçesinin ticari üretime geçmesi 7–10 yıl alır. Ekonomik üretim ise karadutta uzun yıllar devam eder. Gençlik budaması yapılmış 150–200 yaşlı verim veren ağaçlara sıkça rastlamak mümkündür. Dikkatli bir planlama, yüksek verim, yüksek kazanç ve uzun bir bahçe ömrü ile sonuçlanır. Bahçe yeri seçerken iklim şartları ve mikroklima etkileri dikkate alınmalıdır.
Bahçe yeri kışın son günlerinde veya erken ilkbaharda çok soğuk olmamalıdır. Çünkü çiçek veya genç meyveler dondan zarar görebilir. Dut ağaçlarının ilkbahar geç donlarına dayanımı şeftali, kiraz ve cevizden daha iyi elma ve vişneye göre daha azdır denilebilir. Ancak, kış aylarında bahçe yeri yeterince soğuğa maruz kalarak normal meyve tutması ve büyümesi için gerekli olan soğuk ihtiyacını tam olarak temin edebilmelidir.
Genel olarak, kışın gerekli olan soğuklama ihtiyacı 7°C altında geçen soğuk saatlerin toplamı ile ölçülüp belirtilebilir. Dut meyve veriminin Akdeniz’den Doğu Anadolu’ya kadar sorunsuz olduğu düşünülürse soğuklama ihtiyacının nispeten düşük olduğu söylenebilir. Rüzgâr çok nadiren karadut bahçelerinde bir risk oluşturur.
Ancak, bazı yörelerde rüzgârdan kaynaklanan nadiren de olsa dal kırılmaları olabilir. Bazı yörelerde özellikle beyaz dutlar bahçeler arası rüzgâr kıran görevi görmek için değerlendirilebilir. Dolu, yağdığı mevsime göre çiçeklere, yapraklara ve meyvelere zarar verir. Çiçek ve yaprakları ağaçtan koparabilir, daha da kötüsü meyve tuttuktan sonra onları silkebilir.
Hangi sistem belirlenmiş olursa olsun fidan dikimi genellikle sonbaharda yaprak dökümünden sonra veya ilkbaharda ağaçlar uyanmadan önceki tarihlerde yapılır. Fidan dikiminin kışı yumuşak geçen yerlerde sonbaharda, kışı sert geçen bölgelerde ise ilkbaharda yapılması uygundur. Dikim mesafesi olarak 7 m x 7 m dekara 20 ağaç tavsiye edilir.
Dikilecek fidanların; söküm esnasında ezilen, yaralanan, kopan köklerin sağlam noktasından budanmasına dikkat dilmelidir. Dikimi yapılacak fidanların kök budamasından sonra, ilaçlı su ortamına (100 litre suya 400 gr Captan+100 gr Benomyl veya Carbendazim) bandırılması ve dikimleri tamamlanan fidanların %2’lik Bordo bulamacı ile ilaçlanması olası hastalık etmenlerine karşı alınabilecek önemli tedbirlerdir.
Fidan dikim çukurlarının dikimden belirli bir süre önce açılması tavsiye edilir. Bilinen genel kurallara göre açılacak çukurların 30 – 40 cm derinlikte ve 40 cm çapta olması, dikim esnasında aşı noktasının, toprak yüzeyinin 2 – 3 parmak yukarıda kalmasına dikkat edilmesi önerilir. Dikimden önce her fidan çukuruna birkaç kürek yanmış çiftlik gübresi veya 100 gr TripleSuper Fosfat ile 100 g Amonyum Sülfat ilave edilerek toprağa iyice karıştırılmalıdır.
Sulama
Dut bitkisi kurağa karşı diğer birçok meyve türüne oranla dayanıklı olsa da kurak mevsimlerde sulamaya ihtiyaç duyar. Kökler çok susuz kalırsa meyve tam olgunlaşmadan dökülür. Bunun yanında topraktaki fazla su da drene edilmelidir. Su ile doymuş topraklarda kök uçları zararlanarak büyümenin durmasına neden olur.
Ayrıca, mantari hastalıklar bu bölgelerde çok görülmeye başlar. Dut ağaçları, toprağı nemli olduğu sürece iyi gelişir ve ürün verimi artar. Yaz mevsiminde, sıcak ve kurak dönemlerde ağaca iyi gelen toprak nemini korumak üzere ağaçlara sulama yapılması gerekir. Bu şekilde dut ağaçlarının ürün verimi %50 kadar artırılabilir. Ancak ağaçlarına verilecek olan suyun kalitesi iyi olmalı ve aşırıya kaçılmamalıdır.
İlaçlama
Fazla bir hastalığı olmayan bu türün ağaçları özellikle ağır ve ıslak topraklarda kök ve kök boğazı hastalıklarına karşı dikkatli olunmalıdır. Dut ağaçlarında daha çok kabuklu ve unlu bitler zarar yapmaktadır. Bu tip zararlıların yoğunluğu arttığında mutlaka hasattan sonra veya kış mücadelesi yapılmalıdır. Bazı yıllarda ağ kurtlarının zararı vb. zararlılarla teknik talimatlarda belirtildiği şekilde ilaçlı mücadele yapmaya ihtiyaç duyulabilir.
Gübreleme
Dut ağaçları diğer meyve türleri ile karşılaştırıldığında genellikle fazla gübrelemeye ihtiyaç duymazlar. Yine de dut ağaçlarının iyi gelişmesi ve ürün veriminin artırılması için azotlu, fosfatlı ve potaslı kimyevi kompoze gübrelerin verilmesi gerekir. Gübreleme için bahçemizde yapılacak yaprak ve toprak analizlerine göre verilecek gübre değerleri saptanır. Gübreler ilkbahar, yaz ve sonbaharda üç defada verilebilir. Sulama imkânının olmadığı bahçelerde ise; fosfatlı ve potaslı gübreler sonbaharda, azotlu gübreler ise ilkbaharda verilir.
Budama ve Destekleme Sistemi
Bahçemize dikilen dut fidanları gelişmeye başlayınca şekil budamaları, ürün vermeye başladıklarında da ürün budamaları yapılmaya başlanır. Ağaçların gelişimi ve ürün vermesi bakımından budamanın doğru yapılması büyük önem taşıdığından, uygulamanın dut ağaçlarını iyi tanıyan kişiler tarafından gerçekleştirilmesi yerinde olur.
Özellikle beyaz ve kırmızı dut çeşitlerinin daha uzun sürgünler verdiği ve hızlı büyüdüğü, karadut tiplerinin ise daha kısa sürgünler vererek yavaş, sağlıklı ve büyük ağaçlar meydana getirebileceği düşünülerek buna uygun şekiller verilmeye çalışılmalıdır. Verim çağındaki dut ağaçlarına aşırı sert kesimler yapıla yapılarak obur sürgün oluşumuna imkân sağlanmamalıdır.
Türlerin kendine has büyüme şekilleri dikkate alınarak budama ve terbiyeleri yapılmalıdır. Dut ağaçları kesildiğinde ağır bir şekilde özsu salgıladığından sert budamalar tavsiye edilmez. Bu nedenle budama kışın bitki dinlenme halindeyken yapılmalıdır.
Özel budama tekniği gerektirmez. Budama işleminde sadece iç içe geçmiş ve kurumuş olan dallar çıkarılarak ağacın maksimum şekilde ışıklanması sağlanmalıdır. Dut ağaçlarının uzun yıllar meyve verme potansiyelini arttırmak amacıyla yaşlı ağaçlarda enine büyüyen yaşlı dallarda sert budamalara gidilerek gençleştirme işlemi yapılabilir.
Yardımcı Kültürel İşlemler
Bölgenin iklim özelliklerine bakılarak açık veya örtülü toprak işleme sistemleri kullanılabilir. Su kaynakları yeterli olduğu takdirde örtülü veya yarı-örtülü sistemlerin kullanılması tavsiye edilir. Örtülü toprak işlemede sadece aşırı boylanmış olan otlar biçilir veya özellikle ağaç altlarında yabancı ot ilaçları ile düzenli bir mücadele yapılır. Sonbahar ve kış aylarında ise bir kez toprak işleme yapılır veya hiç yapılmaz. Özellikle genç bahçelerde yabancı ot ilacı kullanırken dikkatli olunmalıdır.
Hasat Zamanı
Türkiye’nin batısında haziran ayında 15–20 günlük meyve süreci yaşayan dut meyvesi, Doğu’da ağustos sonlarına kadar azalarak devam eder. Beyaz ve kırmızı dut meyveleri karadut meyvelerine göre yaz aylarında daha erken olgunlaşır.
Yapılışı
Dut ağaçları, meyveleri olgunlaştığında elle toplanarak ya da kuru ve temiz örtüler üzerine silkelenerek hasat edilir. Meyveler, ağaç dalları sallanıp meyveleri düşürülerek hasat edilir. Dut ağaçlarına, hasat uygulamasında kesinlikle sopalarla vurulmamalı ve dallarına zarar verilmemelidir. Ayrıca karadut tipleri daldan kolay kopmadıkları için elle hasat yapılmaları bir zorunluluk arz etmektedir.
Kopma tabakası karadutlarda diğer dutlara kıyasla daha güçlüdür. Ayrıca kopma direnci tiplere ve mevsim içinde değişkenlik gösterir. Karadut meyveleri toplama esnasında ezilme eğilimindedirler. Kan kırmızı suları ile elleri ve giysileri lekelerler. Dut bahçelerinin tozdan uzak ortamlarda kurulması temiz meyve hasadına yardımcı olur. Kurutmalık bazı dut tipleri de ağaç üzerinde kuruduktan sonra hasat edilirler.
Mevsim içerisinde yaklaşık birer hafta ara ile 7–10 defa hasat yapılabilmektedir. Bu özelliği ile diğer birçok meyve türünden ayrılır. Bu özelliği işgücünü yayma ve oluşabilecek ani olumsuz hava koşulları açısından üreticiye avantaj sağlar. Verime yatmış 15 yaşındaki bir ağaçtan ortalama her hafta 10–15 kg meyve alındığı düşünülürse toplam verim ağaç başına 100 kilogramı geçmektedir.
Pazara Hazırlama
Yıkanmamış meyveler kapalı bir kapta buzdolabında birkaç gün saklanabilmektedir. Dutlar (raf ömürleri kısa olduğundan), pazar için çekici bir meyve olmadığı için genellikle yöresel olarak tüketilmektedir. Bazı bölgelerde toplanan karadutlar taze suyu sıkılarak satılır. Ama daha çok diğer dut türlerinde olduğu üzere pekmez, şurup, reçel ve marmelat gibi işlenmiş ürünlere dönüştürülerek kullanılır. Bunun haricinde ticari koşullarda 0ºC’nin altında şoklama tesislerinde dondurularak dondurma, reçel, meyve suyu, meyveli yoğurt işleyen firmalara satılır.
Depolama
Ülkemizde çoğu ilimizde yetiştirilen dut ağacı meyvelerinden toplanan dut, taze olarak tüketilir. Depolanma şansı yoktur. Dut ancak ön işlemlerden geçtikten ve yeni bir ürün haline getirildikten sonra depolanabilir. Dut, halk tarafından kurutularak, pekmeze ve pestile işlenerek depolanmaktadır.
Kısaca bu işlemlere değinecek olursak; Dut pekmezi yapmak için, kaynatılan dutlar selelere alınarak, şırası bakır kaplara süzülür. Eğer, yaş duttan yapılıyorsa, suyu süzülen dutlar tekrar torbalara konularak elle sıkılır. Elde edilen şıralar tekrar kaynatılır. Temiz bir bezle süzülüp, tepsilere konularak, damlarda güneşte özleşmeye bırakılır.
Havanın sıcaklığına göre birkaç gün bekletilen şıralar, tekrar süzülerek kavanozlara konup, pekmez olarak kahvaltı sofralarını süslemeye hazır hale getirilir.Dut pestili yapmak için ise; pekmez üretimindeki ilk işlemlerin aynıları dut pestili yapımında da uygulanır. Şıra elde edildikten sonra, süzülerek tekrar kazana konulur.Kaynatılması sırasında nişasta veya un pestili yapılacaksa, un ya da nişasta bulamacı yapılıp, kaynayan şıranın üzerine dökülerek ilave edilir. Koyulaşana kadar da karıştırılır.
Serilecek kıvama geldiğinde bakraçlara alınarak, damlarda hazırlanmış temiz pestil örtülerine serilir. Un pestili, nişasta pestiline göre daha kalın serilir, rengi de daha koyudur. Nişasta pestilinin üzerine haşhaş dökülür. Bazı bölgelerde bulamaca, dövülmüş cevizkatılarak cevizli pestil de yapılır.Damlarda serili pestiller bir gün kadar kurumaya bırakılır. Ertesi gün, kuruyan pestillerin arka tarafı bezle ıslatılarak, örtülerden ayrılır.
Tekrar birkaç saat kurumaya bırakılır. Yapılan nişasta pestiliyse iç yüzeyine nişasta dökülür.Makasla istenilen ölçülerde kesilerek katlama işlemi yapılır.Dutlar yalnızca pestil ya da pekmez yapımında kullanılmaz, kurutularak da yenir. Damlarda brandalara serilerek birkaç gün kurumaya bırakılan dutlar, elenip seçilerek, kavanozlara doldurulur; çerez olarak yenmeye hazır durumda kilerdeki yerini alır.