Mandalina Yetiştiriciliği
Mandalina (Citrus reticulata ); ılıman iklime sahip bütün memleketlerde kültür şekilleri yetiştirilen, yaprak dökmeyen, uçucu yağ taşıyan bu küçük ağaçların meyveleri ülkemizde çok sevilir. Ege, Akdeniz ve Doğu Karadeniz Bölgelerinde bol miktarda üretilmektedir. Narenciye üretimimizin yaklaşık %25’ini teşkil eder. Tatlı, kokulu, lezzetli, vitamince zengin bir meyvedir. Ticari olarak yetiştiriciliği yapılan turunçgil türleri içerisinde düşük sıcaklıklara en dayanıklısı buna karşılık meyveleri düşük sıcaklıklara en hassas olanıdır.
Mandalina çeşitlerinin olgunluk dönemleri aylara yayılmış durumdadır. Meyve kabuk renkleri açık sarıdan koyu kırmızıya kadar çeşitlilik ihtiva eder. En çok sevilen narenciye türlerinden biridir. Mandalina meyvesi olgunlaştığında ağaç üzerinde uzun süre kalmaz; bu nedenle hasat zamanı çok iyi tespit edilmelidir.
Mandalinalar;
- Kolay soyulmaları nedeniyle özellikle çocuklar tarafından çok sevilmesi,
- Pazarlamada kolaylıklar sağlaması,
- Soğuğa dayanıklı olmaları,
- Farklı dönemlerde olgunlaşan çeşitlerinin bulunması,
- Çekirdeksiz çeşitlerinin bulunması,
- Periyodisite göstermeyen çeşitlerinin bulunması nedeniyle tüketimi cazip meyvelerdir.
Genel İstekleri
Mandalina yetiştiriciliği; emek, sermaye ve zaman isteyen bir konu olduğundan ekoloji, bahçe planlaması ve çeşit seçimi, doğru değerlendirmelerde bulunmak için çok iyi anlaşılması ve irdelenmesi gereken konulardır. Bir mandalina bahçesinin planlanmasında birinci adım çevreyle ilgili özelliklerin tespitidir. Ekoloji denildiğinde iklim ve toprak özellikleri anlaşılmaktadır.
Toprak İsteği
Tüm turunçgiller gibi mandalina ağaçları da en iyi, bol humuslu, derin, süzek (suyu iyi akıntılı), kumlu-tınlı, tınlı ya da killi-tınlı topraklarda yetişir. İyice derine inen köklerinin oksijen gereksinimi fazla olduğundan, mandalina ağacı kesinlikle ağır topraklarda yetiştirilmemelidir. Taban suyunun da genelde toprak yüzeyinden 1,5 m kadar altta olması istenir; aksi takdirde toprakta iyi bir drenaj yapılması gerekir.
Toprağın kireç oranına karşı da duyarlı olan mandalina ağaçları için en uygun toprak pH’sı 5,5-6 olmalıdır. Dikimden önce arazinin toprağı, mutlaka analiz ettirilmelidir. Mandalina bahçesi tesis edilecek yerin toprak derinliği en az 1,5-2 m olmalıdır. Mandalina yetiştiriciliğinde üzerinde durulacak esas konu toprağın havalanan bir yapıya sahip olmasıdır; çünkü mandalina kökleri yüksek oranda oksijen ister ve havasızlığa çok duyarlı olup boğulma tepkisi gösterir. Bu sebeple toprak havalanan-süzek bir karakter taşımalıdır.
Toprak işleme;
tüm turunçgiller gibi mandalina ağaçlarının da çok derinlere inen kökleri vardır ama, köklerinin %90’ı, 0-90 cm derinlikteki yüzlek topraklardadır. Bu nedenle toprak işlemesi 10 cm derinliğe kadar yapılmalı ve ağacın köklerine zarar verilmemelidir. Bahçemizin yılda 4 kez, ilkbahar ve yaz mevsimlerinde 15-20 gün aralarla çapalanması yeterli ve yararlı olacaktır. Yabani ot temizliği, böyle çapalamalarla olabileceği gibi, herbisit (ot öldürücü) ilaçlarla da yapılabilir.
İklim İsteği
Tüm turunçgiller gibi mandalina ağaçlarının da en önemli isteği sıcak bir ortamda yetiştirilmektir. Bu ağacın yetiştiriciliğinin yapıldığı yerde sıcaklıklar -3, -4 derecenin altına düşmemelidir. -9, -10 derecenin altına düşen sıcaklıklarda mandalina ağaçları donup ölebilir. Dayanamayacağı en yüksek sıcaklıklar ise, 45 derece ve üzeridir. Mandalina ağaçlarının gelişmesi 12, 13 derece sıcaklıkta başlar; 25-31 dereceler, gelişmenin en hızlı olduğu sıcaklıktır ve 37-39 derecelerde ağaçların gelişmesi durur.
Meyve bağlamaları için en uygun sıcaklık 21 derecedir. Soğuk ve sıcak olarak sert esen rüzgârlar mandalina ağaçlarını kötü yönde etkilediğinden, bulundukları yerde hâkim esen rüzgârlara karşı rüzgâr kıranlar kurulmalıdır. Ayrıca mandalina ağaçlarının meyve dökümü ve meyvelerinin niteliği, havanın nem oranından etkilenir. Düşük nem oranlı hava, ağacın gelişimini ve meyve verimini kötü yönde etkilemektedir.
Üretimi
Fidan üretiminde kullanılacak tohumlar mutlaka virüs ve virüs benzeri hastalıklardan temiz olduğu bilinen ağaçlardan alınmalıdır. Tohum üretiminde kullanılacak meyveler ağaç üzerinden hasat edilmeli, yere düşmüş meyveler tohum üretiminde kullanılmamalıdır; çünkü meyvelerin dolayısıyla tohumların mantari hastalıklarla bulaşması söz konusudur. Turunçgil yetiştiriciliğinde fidan temini çok önemlidir.
Tüm çok yıllık kültür bitkilerinde olduğu gibi uygun olmayan arazi, anaç ve çeşit seçilirse geriye dönüşü çok zor olur. Alınan fidanların mutlaka sertifikalı olması gerekir. Fidanların kök ve toprak üstü organlarının sağlıklı olması gerekir. Anaç üretiminde kullanılan tohumların sağlıklı ağaçlardan alınması, bu meyvelerin yerden alınmayıp ağaçtan toplanması gerekmektedir.
Tohumlar nemlendirilmeli ve toprak altı zararlılarına ve hastalıklarına karşı ilaçlanmalıdır. Üç yapraklı anacı dışında diğer turunçgil ağaçlarının tohumu olgun meyve içinden çıkarıldıktan hemen sonra ekilirse yüksek çimlenme oranını vermektedir. Ancak ekim genellikle ilkbaharda yapıldığı için, farklı zamanlarda olgunlaşan meyvelerden alınan tohumlar 4–7 ºC arasındaki sıcaklıklarda 8 ay depolanabilir. Alınan aşılı fidanlar kısa sert geçen ekolojilerde ilkbahar, öteki yerlerde sonbaharda dikim yapılmalıdır.
Anaçlar
Akdeniz bölgesinde yetiştiricilik olan bütün çeşitlerin, uygun anacı turunçtur. Satsuma mandalina yetiştirilecek yöreler için ise anaç olarak üç yapraklı melezleri uygun olmaktadır. Melezlerden troyer ve carrizo kullanılmaktadır. Turunçgiller, dünyada en fazla üretimi yapılan meyve grubudur. İnsan beslenmesindeki önemi, kendine has renk ve kokusu, kozmetik sanayinin ham maddelerinden oluşu bunun nedenlerinden bazılarıdır.
Tohum ve diğer vegetatif yollarla da çoğaltılabilen turunçgiller hastalıklar, iklim ve toprak şartları nedeniyle çoğunlukla anaç üzerine aşılanarak çoğaltılmaktadır. 1920’li yıllardaki Tristeza (Göçüren) salgını ve Florida’da meydana gelen don olayları sonunda dünyada turunçgil anaçları üzerine ciddi çalışmalar yapılmaya başlanmış ve değişik özellikte anaçlar ortaya çıkarılmıştır. Hastalık ve çevre şartlarına uyum yanında ağacı erken meyveye yatırmak, ağaç ömrünü uzatmak, verimi artırmak, sık dikim, meyve kalitesini yükseltmek gibi amaçlarla anaç kullanılmaktadır.
İdeal bir turunçgil anacında aranacak özellikler:
- Hastalık ve zararlılara dayanıklı olmalıdır.
- Yörenin toprak özelliklerine uyumlu olmalıdır.
- İklim koşullarına özellikle soğuklara dayanıklılık göstermelidir.
- Anaç olarak kullanılan meyveleri çok çekirdekli olmalıdır.
- Anaç çeşit tohumlarında poliembriyoni oranı yüksek olmalıdır.
- İyi bir turunçgil anacının, aşılandığında anaç-kalem uyuşması bakımından son derece iyi özellikler göstermesi lazımdır.
- Soğuklara dayanmada en çok kullanacağımız üç yapraklı ve melezleridir. Ama diğer özelliklerini de göz önüne almak gerekir. Üç yapraklı anacı, kireçli ve tuzlu topraklarda hassasiyeti fazladır.
- Ülkemiz için genelde; Doğu Karadeniz Bölgesinde üç yapraklı, Ege’de sitranj (Carrizo ve Troyer), Akdeniz’de (Güney Ege dahil) turunç kullanılır.
Aşı
Aşılama, bitkilerde uygulanan tohumsuz bir üretme şeklidir. Çoğaltılması istenilen çeşitten, bir gözün veya aşı kalemi adı verilen bir dal parçasının anaç adı verilen diğer bir bitki üzerine yerleştirilip tutturulmasıdır. Turunçgillerde aşı iki değişik zamanda yapılır. En iyi sonuç alınan aşılama zamanıeylül-ekim döneminde yapılan durgun göz aşısıdır.
İlkbaharın girmesi ve fidanlarda filizlenmenin (sürgün) başladığı zamanlarda Mart’ın 20’sinden başlayarak nisan ve mayıs ayları içerisinde sürgün göz aşısının yapılma zamanıdır. Yukarıda belirtilen başlama tarihi mevsim şartlarına bağlı olarak daha önce veya daha sonrada başlayabilir. Burada önemli olan ağaçların uyanması, yeterli ısı ve bir don olma ihtimalinin uzak olmasıdır. Mandalina yetiştiriciliğinde daha çok göz aşısı uygulanır. Kalem aşı çok önerilmez.
Çöğürlerin kabuk verdiği nisan – kasım ayları arasında aşı yapılabilir. Yaklaşık 2 cm kalınlığındaki çöğürlerin üzerine iyice pişkinleşmiş sürgünlerden alınan aşı gözleri, yerden 15 cm yükseklikten aşılanır. Aşı sonrasında çöğürlerde aşı sürmesi teşvik edilir. Göz gelişip sürgün oluşunca bitki herekle desteklenir. Verim çağındaki ağaçlarda ise çevirme aşı yapılabilir. Çeşit değiştirmek isteniyorsa, ana dal kesilir, çıkan ince dallar temmuz ayında aşılanır. Ana dallar anaca inmeden sırayla aşılanabilir. Bu aşıyla 4–5 yıl kazanılabilir.
Bahçe Tesisi
Mandalina Bahçesi Yerinin Seçimi
Çok yıllık kültür bitkilerinin yetiştiriciliğinde gelecek 10-15 yılı kapsayan analizlere göre tesis kurulması uygundur. Mandalina bahçesi tesis edilecek yerin seçiminde, yetiştirilecek tür ve çeşit için en yüksek ve en düşük sıcaklıklar düşünülmelidir. Bahçe tesis edilecek yerin rüzgâr zararına karşı korunaklı olmasına dikkat edilmelidir. Bahçe, iç drenaja sahip olmalı ve bahçede yeterince derin ve verimli, yeknesak bir toprak bulunmalıdır.
Ayrıca bahçede sulama için yeter miktarda ve iyi kalitede su kullanılmalıdır. Bahçe tesisi için seçilen alan, donlara sıkça maruz kalmamalıdır. Bahçenin en az on yıllık iklim kayıtları gözden kaçırılmalıdır. Don gölü oluşumuna uygun çukur ve alçak araziler ile vadi tabanlarında, bahçe tesisinden kaçınılmalıdır. Fazla yağış alan alçak arazilerde ise suyun drene edilebilme olanakları iyi araştırılmalıdır.
Mandalina Bahçe Tesisi
Fide Temini
Mandalina yetiştiriciliği için, öncelikle, kaliteli fidan üretimi veya temini gerekir. Ticari turunçgil fidan yetiştiriciliğinde en çok kullanılan yöntem, çöğür anaçları üzerine istenilen çeşidi göz aşısı ile aşılamaktır. Mandalina ağaçlarından bol verim alınabilmesi için; bahçe tesisinde virüs ve virüs benzeri hastalıklardan temiz, anaç-kalem uyuşması iyi, nematodlardan ari, adına doğru, bir örnek ve hızlı gelişme gösteren sağlıklı fidanların kullanılması gereklidir.
Toprağın Hazırlanması
Öncelikle tarlanın tesviyesi yapılmalı ve pulluk tabanı olarak anılan sert kısmın mutlaka patlatılması gerekmektedir. En iyi patlatma zamanı toprağın kuru olduğu eylül ayıdır. Tesviye ve patlatması yapılmış toprağın dikimden önce ocak – şubat aylarında uygun bir herbisit ile ilaçlanması, bahçe tesisinden sonra sorun yaratan yabancı otlara karşı alınan tedbirlerin başında gelir.
Dikim Çukurlarının Açılması
Geniş bahçelerin tesisinde çukurlar burgu ile açılmalıdır fakat burgu ile çukur açarken yaş ve ağır yapılı topraklarda, çukurun yan duvarlarında kaymak tabakası oluşur. Bel veya kürek ile bu sert tabaka alınmalıdır. Küçük alanlarda kazma ve kürek ile çukur açımı en yaygın yöntemdir.
Seçilen türün ve çeşidin ağaç büyüklüğüne, arazinin eğimine ve uygulanacak kültürel işlemler düşünülerek dikim yapılacak yerlerde ölçüm yapılarak fidan dikilecek sıralar oluşturulup dikim yerleri tespit edilir. Dikim için iki fidan arasının 6x6m olması uygundur. Çukurların açılmasında değişik teknikler kullanılmasına karşın en uygunu kürek ve bel ile açılmasıdır. Çukurlarda 35 – 40 cm çap ve 35 – 40 cm derinlik yeterlidir.
Dikim
Mandalina dikilecek alan önce tesviye edilir, fidan yerleri belirlenir. Kare, dikdörtgen ya da üçgen dikim yapılabilir. Fidanlar 60×60 cm çapında, 40–50 cm derinliğinde bir çukur açılarak bir dikim tahtası yardımıyla dikilir. Kazık kök kesilir. Makaslar seyreltilmiş Hypo ile temizlenmelidir. Dikim çukuruna 8–10 kg ahır gübresi konulabilir. Dikim sonrasında, fidan başına 30–40 litre can suyu verilmeli, fidan iyice tutuncaya kadar 10 günde bir sulanmalıdır.
Güneşten korumak amacıyla, fidan gövdeleri kireç, tutkallı saman veya bezle kapanmalıdır. Ülkemizde uygun dikim zamanı ilkbahar dönemidir. Şubat ortalarından nisan sonlarına kadar, dikime devam edilebilir. Dikimden önce, fidanlarda budama yapılmalıdır. Fidanların tutması ve gelişmesi için polietilen torbalarda yetiştirilen fidanlarda da, dikim budaması uygulanmalıdır.
Polietilen torbalardaki fidanlar, genellikle gölge evlerinde ve seralarda yetiştirildiklerinden; dikimden önce, topluca 10-15 gün süreyle, güneş altında bekletilmelidir. Köklerin temizlenmesinden sonra fidan taşla doldurulmuş toprak üzerine konularak dikim yapılır. Mandalinalar derin dikilmemelidir.
Dikim Sonrası Yapılacak İşler
Fidanlar iyice tutuncaya kadar toprak tipine göre 10-15 günde bir sulanmalıdır. Fidanın dikiminden sonra dengeli ve sağlam bir taç oluşturmak amacıyla 60 cm’den tepe kesimi yapılmalıdır. Aşı noktası ile kesim yeri arasındaki mesafe 5-6 cm olmalıdır. Genç fidanların gövdeleri, güneşin zararından korumak amacıyla gazete kağıdı veya kalın kağıtla sarılmalıdır. Fidan büyüdükçe kâğıt yerine kireç badanası yapılmalıdır. Yalnız kireç tek başına kullanıldığında çabuk yıkanan ve dökülen bir maddedir; bunun için kirecin içerisine az miktarda beyaz tutkal karıştırılmalıdır.
Sık aralıklarla dikilmiş eski bahçelerden, yeterli miktarda ve kaliteli meyve elde etmek için, ağaçların mutlaka seyreltilmesi gerekir. Bu suretle, her türlü bakım işlemi de kolay uygulanabilir hale gelecektir. Seyreltme, verilen plana uygun olarak, köşegen doğrultusunda yapılmalıdır.
Mandalina Bahçesi kurulurken şunlara dikkat edilmelidir:
- Toprak yapısı uygun olmalıdır. Çeşitlerin toleransları, kirece karşı farklı olabilir. Ör. limon hassas, Rize(mandalina) toleranslıdır. Arazi çukur ve don tehlikesi olmamalıdır. Taban suyu 1,5 m’nin altında olmalıdır. Sürekli ve hâkim rüzgâr varsa mutlaka rüzgâr kıran tesis edilmelidir. Yüksek nispi nem olmalı, çünkü meyve kalitesi artar, usare miktarı yüksek olur.
- Nemin az olması haziran-temmuz aylarında küçük meyve dökümüne neden olabilir. Mümkünse (Özellikle kış ve ilkbahar donları yaşanan bölgelerde) bahçeler güney yamaçlara tesis edilmelidir. Mandalina fidanlarının dikim aralıkları, geniş taç yapan mandalinaların 5×5 m veya 4×6 m (40–42 adet/da), küçük taç yapan mandalinaların ise 4×3 m.(83 adet/dk.) aralıkla dikilmesi uygundur. Bazı turunçgil çeşitlerinde kendine uyumsuzluk ve tozlayıcı gereksinimi vardır.
- Örneğin Minneola tanjelo, robinson ve nova çeşitleri tozlayıcı istemektedir. Fremont, lee çeşidi bu amaçla kullanılabilir.Fidanlar sertifikalı olmalıdır.. Virüs ve virüs benzeri hastalıklardan ari ve nematodla bulaşık olmamalıdır. Bahçe tesis edilmeden önce yaz aylarında (Temmuz, Ağustos, Eylül’de) dip kazan ile Patlatmalıdır
Sulama
Genellikle, yaz aylarının sıcak geçtiği Akdeniz ve Ege Bölgelerinde, mandalinalarda sulama gerekir. Tüm turunçgiller gibi mandalina ağaçlarının yıllık su gereksinimi de toprak tipi, iklim ve ağacın gelişimine bağlı olarak 800-1.200 mm arasında değişir. Sulama dönemi olan nisan ayının ortasından ekim ortalarına kadarki 7 aylık sürede, havaların kurak ve sıcak olduğu zamanlarda, ağaçlara 600-700 mm kadar su verilmesi gerekir.
Sulama yetersiz kalırsa ağaç köklerini yayar, gelişimi yavaşlar, ürün verimi ve niteliği düşer. Aşırı sulamada, ağaçların kökleri havasız kalacağından kök çürüklüğü hastalığı başlar; ağaçların meyve verimi ve niteliği düşer. Mandalina ağacının sulama zamanının gelip gelmediği, en kolay şekilde şöyle anlaşılır; ağacın yaprakları akşam saatlerinde güneş batmadan önce solgunluk gösteriyor ve gece canlanıyorsa, ağacın sulama zamanı gelmiş demektir. Öğle zamanı gelen, geçici yaprak solgunluğuna aldanılmamalıdır.
Toprak yapısına göre değişmekle birlikte;
- Fidanlarda 8–12 litre,
- Orta büyüklükteki ağaçlarda 40–60 litre,
- Tam gelişmiş ağaçlarda 100–200 litre su verilmesi gerekmektedir.
- Sulamanın kök gelişimi, ağacın taç gelişimi, meyve kalitesi ve verimi üzerine doğrudan etkisi vardır. Ancak aşırı su kök boğazı çürüklüğü ve kloroza sebep olur.
- Sulama şekillerine göre;
- Salma sulama olarak 600–750 mm,
- Yağmurlama sulama olarak 500–600 mm,
- Damla sulama olarak 300–400 mm yıllık su verilmesi gerekir.
- Sulama zamanını anlamak için ağacın genel solgunluk durumuna, toprak nemine bakılır ya da tansiyometre kullanılır. Tansiyometreler ağaç gövdesinden 1,5 m uzağa, toprağın 50–60 cm derinliğine yerleştirilir. Tansiyometre değeri yaz aylarında 50–70 cb (cantibar), ilkbahar aylarında ise 30–40 cb olduğunda sulama yapılır
- Tesviyesi iyi, eğimi % 0,2’ye kadar olan bahçelerde tava, eğimi % 0,05’e kadar olan yerlerde çanak, eğimi % 0,2–2 aralığında değişen yerlerde çizgi (karık) sulama yapılması uygundur.
Sulama Yöntemleri
Limonlarda olduğu gibi mandalinaların sulamasında da yapılan en önemli hata, göllendirme şeklinde yapılan salma sulama uygulamasıdır. Bu şekilde yapılan sulamalarda ağaçların gövdesinin ve kök boğazının ıslanması sebebi ile zamklanma vb. hastalıklara ortam hazırlanmaktadır. Özellikle ağır topraklı bahçelerde köklerin havasız kalmasına sebebiyet vermektedir. Bu yüzden göllendirme sulamada ve ağacın gövdesine bilhassa kök boğazına suyun temas ettiği sulama şekillerinde mutlaka kaçınılmalıdır.
Karık sulama;
tavsiye edilen sulama sistemlerinin en basitidir. Karığın sıklığı, boyu ve yapısı toprak yapısına göre değişir. Klasik karık sisteminde ağacın büyüklüğüne göre tacın hemen dışına ikili karık çekilir. Ağaçlar büyüdükçe önceden açılan iki karığın birleştirilmesiyle geniş şevli karık meydana getirilir. Karık sulama esnasında su son derece yavaş akmalıdır. Su hızlı akarsa toprağın derinliklerine inmeyecektir. Bu yöntemde sadece karıklara su verildiğinden diğer kısımları kuru kalacak ve bu kısımlarda yabancı ot gelişimi olmayacaktır.
Damla sulama;
günümüzde verim, kalite ve yabancı ot mücadelesi bakımından en uygun sulama sistemidir. Damla sulama ile doğrudan kök çevresine su uygulanmakta olup karık sulama ve diğer sulama şekillerine göre az su kullanımı, iş gücü gerektirmemesi ve gübrelemede kolaylıklar sağlaması sebebiyle tercih edilen bir sistemdir. Yabancı ot mücadelesi sadece damla sulama uygulanan kısımlarda tatbik edilir. Yeni kurulacak bahçelerde mutlaka damla sulama sistemi tercih edilmelidir. Damla sulama ile sulanan bahçelerde, damla sulama borularının damlatıcılarının toprak üzerinde ıslattıkları yerler zaman zaman değiştirilmelidir. Eğer damlatıcılar toprağın sürekli aynı noktasını ıslatmaya devam ederse, bu kısımlarda toprakta tuz birikimi meydana geleceğinden ağaçlar olumsuz etkilenecektir.
Yağmurlama sulama;
yağmurlama sulama yönteminde su; arazi yüzeyine belirli aralıklarla yerleştirilen yağmurlama başlıklarından, belirli basınç altında püskürtülerek toprağa verilir. Diğer turunçgil meyvelerinde olduğu gibi mandalina bahçelerinde de çok fazla kullanılan bir yöntem değildir.
İlaçlama
Dünya turunçgil pazarlarındaki zorlu rekabetten ötürü, üretici olarak daha ekonomik ve çevreye uyumlu ürünler yetiştirmek, pazarlardaki rekabet gücümüzü artırarak ekonomimize olumlu katkılarda bulunacaktır. Buradaki amacımız; Türkiyedeki mandalina üreticilerinin, bahçelerindeki zararlıyı kolay teşhis ederek gereken mücadeleyi, bilinçli ve doğru yapmalarını sağlamaktır. Mandalina ağaçlarındaki hastalık ve zararlılarla, en yakın yetkili kuruma danışılarak alınacak uygun tarım koruma ilaçları kullanılmak suretiyle zamanında, eksiksiz ve aksatılmadan mücadele sürdürülmelidir.
Günümüzde ürün kaybına neden olan hastalık, zararlı, yabancı ot vb. etmenlere karşı; kültürel önlemler, fiziksel savaş, biyolojik savaş, kimyasal savaş ve entegre savaş olmak üzere değişik mücadele yöntem ve teknikleri geliştirilmiştir. Bu yöntemlerin her biri ayrı bir zararlı gurubunu baskı altına almaktadır; ancak bir bahçedeki tüm zararlıları aynı anda baskı altına alabilecek yöntem entegre mücadele yöntemidir.
Mücadeleye Başlamadan Önce
Bahçemizde zararlılara karşı sık gözlem ve örnekleme yapmalıyız. Bu örneklemenin sıklığı kışın 3-4 haftada bir olacağı gibi yazın bu süre 1 hafta hatta zararlının durumuna göre 3-4 günde bir olabilir. Gözlemler neticesinde herhangi bir zarar var ise zararlıyı (hastalık, zararlı, nematod, yabancı ot vb.) tanıyamıyorsak örnek alıp en yakın tarım kuruluşuna götürmeliyiz.
Mandalina bahçelerinde görülen önemli zararlılar şunlardır:
Zararlıları
- Kırmızı kabuklu bit
- Yıldız koşnili
- Limon çiçek güvesi
- Harnup güvesi
- Akdeniz meyve sineği
- Beyaz sinek
- Yaprak biti
- Empoasca
- Unlu bit
- Pas böcüsü
- Tomurcuk akarı
- Kırmızı örümcek
- Yaprak galeri güvesi
- Turunçgil unlu biti
Hastalıklar
- Mandalina bahçelerinde görülen önemli hastalıklar şunlardır:
- Turunçgillerde uçkurutan hastalığı (Phoma tracheiphila)
- Turunçgil meyvelerinde kahverengi çürüklük ve gövde zamklanma hastalığı (Phytophthora citrophthora)
- Turunçgil dal yanıklığı (Pseudomonas syringae pv.syringae)
- Turunçgil meyvelerinde yeşil küf (Penicillium digitatum)
- Turunçgil meyvelerinde mavi küf (Penicillium italicum)
- Turunçgillerde alternaria yanıklık hastalığı (Alternaria citri)
- Turunçgillerde palamutlaşma hastalığı (Spiroplasma citri)
- Turunçgil göçüren hastalığı (Tristeza)
- Turunçgil yaprak kıvırcıklık virüs hastalığı (Crinkyl-leaf virus)
- Kavlama virüs hastalığı(Citrus Psorosis Virus)
- Taşlaşma virüs hastalığı(Impietratura)
Yabancı Ot
Turunçgil bahçelerinde tek ve çok yıllık yabancı otlar mevcuttur. Bunlar hem tohumla hem de toprak altı organları ile çoğalır. Yabancı otlanmayı azaltmak için damlama sulamayı tercih etmeliyiz. Genelde turunçgil bahçelerinde görülen yabancı otlar ve mücadele yöntemi Limon Yetiştiriciliği modülünde anlatılmıştır.
Gübreleme
Tüm turunçgiller gibi hep yeşil yapraklı mandalina ağacı da topraktan çok fazla besin maddesi kaldırdığından gübreye gereksinimi de çoktur. Ağaçlara, bulunduğu ortam, yaş ve gelişmelerine uygun ve dengeli gübreleme yapmak için bütün bu faktörlerin ortak etkisini ortaya koyan yaprak ve toprak analizleri uygulanmalı; buna göre verilecek azotlu, fosfatlı ve potaslı kompoze gübre miktarları saptanmalıdır.
Ayrıca eksikliği duyuluyorsa magnezyum, demir, mangan ve çinko da verilir. Mandalina ağaçlarına bu mineral gübrelerden başka, 2-3 yılda bir, iyi yanmış çiftlik gübresi verilmesi de yararlı olur. Analizler; eylül ortasından kasım başına kadar olan dönemde ve mutlaka uzman elemanlarca alınmalıdır. Bu analizleri yapan kuruluşlar, hangi gübreleri, ne zaman ve ne miktarda kullanacağımızı da önermektedir. Bu amaçla en yakın tarım kuruluşları ile iş birliği yapılmalıdır. Genelde, narenciye içerisinde en az mandalinalara gübre verilir. Gübrelemede, ilk uygulama kasım-aralık aylarında yapılır.
Bu devrede, fosforlu ve potaslı gübrelerle, çiftlik gübresi; ağacın taç hizasına açılacak 15- 20 cm derinlik ve genişlikteki, çukur veya bant içerisine verilerek üzeri kapatılıp bahçe sulanır. İyi bir gübreleme programı yapılabilmesi için mutlaka toprak ve yaprak analizi yaptırılmalıdır. İlkbahar döneminde meydana gelen yapraklardan eylül-ekim ayında yaprak örneği alınabilir; ağaçların dört yanında, omuz hizasındaki sürgünlerin orta yapraklarından, birer yaprak olmak üzere, toplam 25 ağaçtan 100 adet yaprak alınır.
Gübre Çeşitleri
Organik Gübreler
Organik gübreler; yapılarında bitki besin maddelerini organik bileşikler olarak bulunduran gübrelerdir. Organik gübrelerin, hayvan gübresi, yeşil gübre, kemik unu, kan tozu, boynuz ve tırnak tozu gibi çeşitleri vardır. Organik madde kaynağı olarak en çok ahır gübresi ve yeşil gübre kullanılmaktadır.
İnorganik Gübreler
Gübreler içerisinde en sıklıkla kullanılan tür, ticaret gübreleridir. Gübre bayilerinde satılan ticaret gübreleri, bileşimlerinde bir veya birden fazla bitki besin maddesini bir arada bulundurur. İşletme gübrelerinden farklı olarak yüksek miktarda bitki besin maddesi içerir ve suda kolayca çözünür.
Gübreleme Şekilleri
Gübre, toprağa; banda verme, serpme, üstten veya yandan gübreleme, püskürtme, damla sulama şekillerinden hangisi uygunsa o şekilde verilir. Gübreyi yukarda belirtilen şekillerden biri ile uyguluyorsak uygulamaya geçmeden önce, ne miktarda verileceğinin belirlenmesi önemli bir konudur. Gübrenin az veya fazla verilmesinin pek yararı olmayacağının da bilinmesi gerekir. En uygun gübre türüne ve miktarına karar verebilmek için, mutlaka ekilecek bahçeden toprak örneği alınmalı ve tahlil yaptırılmalıdır.
Budama ve Destek Sağlama
Tüm turunçgiller gibi mandalina ağaçlarına da şekil ve ürün budamaları uygulanır ve genellikle ağaçlara kase şekli verilir. Şekil budamasına, ağaçların ürün vermesiyle başlanır. Turunçgillerin budanması ustalık isteyen bir iştir. Budamanın, ağaçları iyi tanıyan kişiler tarafından yapılması olumlu sonuçlar verir. Mandalina ağaçlarında kurumuş, ezilmiş, kırılmış, hastalanmış, yaralanmış, berelenmiş ve yaşlanmış dallar kesilip çıkarılmalıdır. Ayrıca obur dalların kesilip ayıklanması da gerekir.
Mandalinalarda Budama Zamanı
Mandalinalarda budamanın en uygun olduğu zaman ilkbahar don tehlikesinin geçtiği ve ilkbahar sürgünlerinin başlamadığı dönemdir. Uçkurutan hastalığının etmeni 180C’nin altında çok etkili, 300C’nin üzerinde etkili değildir. Burada maksat, budama yapıldığı zaman uçkurutan etmeninin olmadığı ve yapılan kesimlerden sonra gözlerin uyanmayacağı bir zaman dilimini yakalamaktır. Bu zaman ülkemiz için ekim ayı sonu kasım başı gibidir.
Budamadan hemen sonra sürgün sürmeden kışa girilmiş olur. Uçkurutan hastalığı gibi özel durumlar hariç olmak üzere, budama ağaçta meyve olmadığı veya toplandıktan sonra yapılmalıdır. Eğer ağaçlar periyodisite gösteriyorsa meyvenin yok yılında budama yapılmalıdır. Ağaçta gövdeden çıkan obur dallar her zaman alınmalı ve bunların büyümesine izin verilmemelidir.
Budama şekilleri ve budamada dikkat edilecek hususlar Limon Yetiştiriciliği modülünde anlatılmıştır. Destek sağlama genellikle yeni tesis edilen bahçelerde genç mandalina fidanlarının rüzgar ve benzeri etkilerden dolayı devrilmesini önlemek amacıyla hereklere bağlama şeklinde yapılır.
Yardımcı Kültürel İşlemler
Hormon uygulaması;
mandalinalarda bitki gelişmesini düzenleyiciler (hormonlar) genellikle; meyve tutumunun artırılması amacıyla kullanılır. Bununla birlikte, bazı çekirdeksiz çeşitlerde haziran dökümü ve hasat önü dökümlerinin azaltılması için de kullanılabilir. Bunun için, resmi kuruluşlardaki uzmanlara başvurulmalıdır; aksi halde, beklenilen amacın tam tersi bir tepki elde edilebilir.
Toprak işleme;
tüm turunçgiller gibi, mandalina ağaçlarının da çok derinlere inen kökleri vardır ama köklerinin %90’ı, 0-90 cm derinlikteki yüzlek topraklardadır. Bu nedenle toprak işlemesi 10 cm derinliğe kadar yapılmalı ve ağacın köklerine zarar verilmemelidir. Bahçemizin, yılda dört kez, ilkbahar ve yaz mevsimlerinde 15-20 gün aralarla çapalanması yeterli ve yararlı olacaktır. Yabani ot temizliği, böyle çapalamalarla olabileceği gibi, herbisit (ot öldürücü) ilaçlarla da yapılabilir.
HASAT İŞLEMLERİ
Bir mandalina meyvesinin pazarda paraya dönüşmesi için hasat, sınıflama, paketleme, depolama ve pazara nakliyesi gibi aşamalardan geçmesi gerekmektedir. Söz konusu her kademe bilgi ve beceriyi gerektirir. Birbirini izleyen bu kademelerin birinde yapılacak hata sonraki kademelerde telafi edilmez. Üreticilerde büyük maddi kayıplara neden olur. Bu nedenle üreticilerin ve işletme sahiplerinin gerekli bilgiyle donatılmaları ve çalışmalarında gerekli dikkat ve titizliği göstermeleri gerekmektedir.
Hasat Zamanı
Mandalina hasadına, meyve çeşitlerinin olgunlaşma dönemine ve meyvelerin olgunluğuna bakılarak sonbaharın çeşitli zamanlarında başlanır ve türe göre nerdeyse 12 ay hasat yapılabilir. Narenciye üretiminde önemli bir yeri olan mandalina üretiminde; yeterli miktarda ve kapasitede sınıflama, paketleme ve depolama tesisleri, hasat zamanı depoda dayanıklılığı etkileyen önemli faktörlerdir.
Narenciye meyvelerinin yetiştirildikleri bölgeye ve çeşidin özelliklerine göre ulaştırma şekli ve şartlarına dayanacak ve pazar isteklerini karşılayacak bir olgunlukta olacak şekilde hasat edilmesi için yetiştiricilerin hasat zamanının tespitinde ve hasatta gereken dikkati ve titizliği göstermesi gereklidir. Eğer yıllık bakım işleri tekniğine göre yapılmışsa, hasatta üreticinin yüzü gülecek ve daha kaliteli meyve elde edecektir. Zamanından erken veya geç yapılacak hasat, meyve kalitesini düşürür ve dayanıklılığını azaltır. Hasat, mutlaka olgun meyvelerde yapılmalıdır.
Turunçgillerin en uygun derim zamanının belirlenmesinde kullanılan özellikler şunlardır:
- Suda çözünebilir kuru madde
- Asit miktarı,
- Suda çözünebilir kuru madde/asit miktarı,
- Meyve suyu (usare) miktarı (Özellikle limonlarda kullanılır. )
- Kabuk rengidir.
Mandalinalar olgunlaştıktan sonra ağaç üzerinde uzun süre kalamaz; fazla kaldığında meyvelerde şeker/ asit dengesi bozulur, kalite düşer, puflaşma ve kabuk kalınlaşması olur. Ayrıca, rüzgâr, dolu, don zararlanmaları ve dökümler olmaktadır. Ağaçta fazla kalmış meyvelerin depoda dayanması da azalır.
Meyvesi geç derilen ağaçlar gelecek yıl az ürün vermektedir. Mandalinalarda uygun derim zamanının çok iyi saptanması gerekmektedir; çünkü erken derimde kabuk kararmaları, beneklenme gibi bozulmalar görülür, meyve kalitesi düşer. Geç derimde ise, meyvelerin depoda dayanımı azalır, çürüklük etmenleriyle daha çabuk zararlanır, meyvelerde kabarma, puflaşma olur ve dökümler görülür. En uygun derim zamanı, tür ve çeşitlere göre değişiklik göstermektedir. Mandalinalarda hasat zamanı; bölgesel olarak değişmekle beraber, mandalina çeşitlerine göre de değişmektedir.
Hasadın Yapılışı
Derim (Hasat) zamanı saptandıktan sonra, geriye iki önemli nokta daha kalmaktadır. Birincisi, mandalinaların zedelenmesine meydan verilmeden dikkatle toplanması, sınıflanması ve ambalajı; ikincisi de bunların en ucuz şekilde yapılmasıdır.
Derim sırasındaki dikkat ve özen çok önemlidir. Bu, yalnız meyvenin o andaki değeri ile ilgili değildir; bu sırada meydana gelen yaralanma ve berelenmeler ile bunun sonucunda oluşan küflenmeler, meyvenin muhafaza süresi üzerinde de geniş ölçüde etkilidir.
Narenciye meyvelerinde kabuk yağından doğan lekelenmeler ve kararmalar büyük ekonomik zararlara neden olmaktadır. Kabuk yağı lekeleri, genelde toplamada dikkatsiz ve kaba muameleden ileri gelmektedir. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi mandalina hasadı yapılırken yumurtaların kırılmaması için gösterilen hassasiyet, mandalina hatta tüm turunçgil hasadında da gösterilmelidir.
Depolama
Turunçgiller, su oranları yüksek ürünler oldukları için uzun süreli depolamaya dayanıklı değildir; bu nedenle de ekonomik anlamda stok yapılamamaktadır. Yalnızca toptancılar, arzı daha uzun bir döneme yayabilmek ve fiyatlardaki düşüşü önlemek amacıyla özellikle limon ve az miktarda da portakal ve greyfurdu Orta Anadoludaki doğal mağaralarda ve Kapadokya yöresindeki Peri Bacaları’nda belli bir süre muhafaza edebilmektedir. Buna karşılık mandalinalarda depolama, özellikle doğal depolarda yapılmaz. Turunçgiller içinde en fazla ihracatı yapılan ürün mandalinadır.
Mandalinalarda önemli hususlardan birisi de depolamadır. Depolamanın çok önemli avantajları bulunmaktadır. Bunlar;
- Ağaç üzerinde oluşan kaliteyi, meyve tüketilinceye kadar muhafaza etmek,
- Pazara düzenli olarak meyve arz edilerek fiyat istikrarı sağlamak,
- Özellikle ihracat için toplu ve düzenli meyve temin etmektir.
Bu avantajlardan yararlanabilmek için, meyveler mutlaka, soğuk depolara konularak muhafaza edilmelidir. Mandalinalar adi depolarda bekletilmez. Makine ile soğutulan modern depolara konmadan önce de ambalajlanmalıdır. Depolanacak mandalinalar, ambalajlanmadan önce veya ambalajlanma sırasında, hastalıklara karşı mutlaka ilaçlanmalıdır. Aynı şekilde, soğuk depolar da temizlenip ilaçlanmalıdır. Kullanılacak ilaçlar için resmi kuruluşlardaki uzmanlara başvurulmalıdır. Ambalajlanmış meyveler, soğuk depolarda ambalaj kapılarının arasında hava geçebilecek şekilde istiflenmelidir.
Turunçgil meyvelerini depolanmasında, nispi rutubet genellikle % 85-90 olmaktadır. Mandalinalar için depo sıcaklığı 3-4ºC’de 2 en fazla 3 ay depolanabilir. Mandalinaların hasat zamanlarındaki farklılıklar ve depolama sonucunda meyveler taze olarak pazarlanabilmekte ve tüketilmektedir. Yapılan çalışmalara göre Türkiye’de üretilen taze meyvelerin en az %25′ i tüketiciye ulaşamadan çürüyüp atılmaktadır.
Bunun başlıca nedenleri; depoların yetersizliği, derim zamanın iyi saptanamaması, derimdeki dikkatsizlikler, depo koşullarının tam olarak sağlanamaması ve uygunsuz ambalajlama teknikleridir. Soğukta muhafazada amaç, meyvelerin derildikleri sırada sahip oldukları özelliklere en yakın şekilde saklamaktır. Türe ve çeşide uygun olarak seçilen depo sıcaklığının ve oransal nemin muhafaza periyodu boyunca sabit kalması, depo havasının meyvenin çıkardığı solunum temizlenmesi de iyi bir muhafazanın gereklerindendir.