Hastalık ve Zararlılar

Hububat Hastalık ve Zararlıları

 

BUĞDAY SÜRME HASTALIĞI  (Tilletia foetida “Wallr.”Liro; Tilletia caries”DC.” Tul.)

Hastalık Belirtisi:

Sürme “kör, karadoğu, karamuk” gibi isimlerle de anılan bir başak hastalığıdır. Buğday sürmesi enfeksiyonlarında ilk kaynak kör adı verilen hastalıklı danelerdir. Hastalığa yakalanmış bitkilerde, başaklar süt olum dönemine gelinceye kadar sağlamlardan ayırt edilemezler.

Tarlada hasta bitkiler; kısa boyludur ve daha uzun süre yeşil kalırlar, hastalıklı başakların renkleri mavimtırak-yeşil olup dik dururlar. Sürmeli başakların kavuzları açılarak kirli-gri renkte kör daneler görülür. Teşhisi, kör danelerin parmaklar arasında ezilmesi ile balık kokusuna benzer koku yayarlar. Buğday yetiştirilen tüm yörelerde bulunmaktadır. Tohumluğun kalitesini düşürmektedir.

Kör danelerin ezilmesi, parçalanması sonucu sağlam danelere bulaşan sporlar onların, rengini ve kokusunu değiştirerek un kalitesini etkilemektedir. Esmer renk alan unlarla beslenen insanlarda ve bulaşık dane ve saman yiyen inek, koyun, domuz ve kümes hayvanlarında sindirim sistemi bo­zukluklarını oluşturmaktadır.

Mücadele Yöntemleri: Kültürel Önlemler:

Güzlük ekimler erken, yazlık ekimler geç yapılırsa, hastalık daha az oranda kendini gösterir. Bu hastalığa karşı dayanıklı çeşit kullanılmalıdır.

Kimyasal Mücadele:

En etkin yol kuru tohum ilaçlamasıdır. Tohumlar ekim öncesi tohum ilaçla­rı ile metoduna uygun olarak ilaçlanmalıdır. Tohumluğun ilaçlama düzeni olan selektörlerde ilaçlanması tercih edilmelidir. Selektör bulunmayan veya selektör merkezlerinden uzakta olan yerlerde ise kolla çevrilen içi paletli ilaçlama bidonları kullanılmalıdır.

Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.

 

BUĞDAY PAS HASTALIKLARI

Hastalık Belirtisi

Buğday Kahverengi Pası (Puccinia recondita)

Genellikle yapraklarda görüldüğü için yaprak pası olarak da isimlendirilir. Bazen bu pas’ta bir esas püstül etrafında çepeçevre bir veya iki daire ha­linde daha küçük püstüller oluşur. Bu belirti özellikle kahverengi pas’ın tanımında önemlidir. Bu pas genellikle bitkilerde sarı pas’tan sonra kara pas’tan önce görülür.

Buğdayda Kara Pas (Puccinia graminis tritici) Buğdayın yaprak, sap ve başaklarında görülen bir hastalıktır. İlk belirtiler yaprak ve saplarda oldukça büyük, oval veya uzunca koyu portakal, çoklukla kiremit kırmızısı renkte püstüllerdir. Püstüllerin çev­resindeki epidermis yırtılmış beyazımsı bir yaka şeklini almıştır.

Buğdayda Sarı Pas (Puccinia striiformis)

Yaprakların üst yüzeyinde makina dikişi şeklinde ve sarı renkte püstüller oluşur. Hastalığın şiddetli olduğu yıllarda sporlar başakların kavuz ve kılçıkları üzerinde de görülebilir.

Mücadele Yöntemleri:

Kültürel Önlemler:

Sık ekim yapılmamalıdır. Yabancı ot mücadelesi zamanında yapılmalı, Fazla azotlu gübre verilmemeli, Pasa dayanıklı buğday çeşitleri üretilmeli, ara konukçu bitkiler imha edilmelidir.

Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.

 

BUĞDAY RASTIĞI(Ustilago nuda var. tritici Schaffn.)

ARPA YARI AÇIK (Ustilago nigra Tapke) ve  KAPALI RASTIK (Ustilago hordei “Pers.” Lagerh.).

Hastalık Belirtisi:

Buğday Rastığı(Ustilago nuda var. tritici Schaffn.)

Buğdayın çiçeklenme devresinde görülür. Hastalığa yakalanan taneler, çiçeklenme devresinde rastık hastalı­ğına yakalanmış başaklar siyahlaşmış görünümleri ile sağlamla­rından kolayca ayırt edilebilir.

Arpa Yarı Açık Rastığı:

Bu hastalığa yakalanan bitkilerin başakları siyah renkte toz yığını şeklinde görülür.

Arpa Kapalı Rastığı:

Arpa sarı olum dönemine geldiğinde hastalığa yakalanmış başaklar grimsi renkte görünmeye başlar. Hastalığa yakalanmış başaklar, sarı olum ve tam olum dönemlerinde siyahımtırak-gri renkte görülürler. Hastalıklı başaklar çoğu kez kısmen veya tamamen bayrak yaprağı kını içinde kalırlar.

Mücadele Yöntemleri:

Kültürel Önlemler

Dayanıklı çeşitlerin ekimine öncelik verilmelidir. Rastığın, yaygın ve zararlı olduğu yerler­de kışlık ekimler geç, yazlık ekimler erken, Ayrıca yüzeysel ekim yapılmalıdır.

Kimyasal Mücadele:

Tohum ilaçlama uygulaması, ilaçlama cihazı çalışan selektörlerde veya ilaçlama bidonlarında yapılmalıdır.

Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükle­ri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.

 

TAHIL KÜLLEMESİ  (Erysiphe graminis)

Hastalık Belirtisi:

Yapraklarda önceleri nokta halinde beyaz-gri renkte püstüller halinde görülür, sonra esmerleşir. Uygun koşullarda püstüller birleşir yaprağı tamamen kaplayabildiği gibi, sap ve başağa da intikal eder. Hastalığa yakalanan bitkiler yatmaya daha elverişli olduğundan dolayı mahsul kaybına sebep oldukları gibi, nekrozlar meydana getirerek özümleme yüzeyini azaltmakla da verimi düşürürler.

Mücadele Yöntemler:

Kültürel Önlemler

Hastalıkla mücadelede; dayanıklı çeşitlerin yetiştirilmesi, Nisbi nemin yüksek olduğu yerlerde sık ekimden ve fazla azotlu gübre vermekten kaçınılmalıdır.

Kimyasal Mücadele:

 

Hastalık belirtileri görülmeye başlandığında fazla yoğunluk kazanmadan ilaç­lamaya başlanmalıdır. İlaçlar önerilen dozlarda yaprakların alt ve üst yüzlerinin kaplanmasını sağlayacak şekilde uygulanmalıdır.

Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.

 

 

BUĞDAYDA SEPTORYA YAPRAK LEKESİ  (Septoria tritici Rob. in Desm.)

Hastalık Belirtisi:

Yaprak üzerinde damarlar ile sınırlandırılmış, küçük, düzensiz, kırmızımtırak-kahverengi lekeler şeklindedir. Hastalık kül rengi lekelerin merkezinde gelişir. Bu lekeler yayılır ve birleşir, sonuçta yaprağın tümü lekelerle kaplanır. Lekelerin genişlemesiyle bunların koyu renkli sınırları kaybolur ve açık yeşil bir renge döner.

Bundan sonra küçük koyu benekler görülür, bu nedenle hastalık “benekli yaprak lekesi” olarak da bilinir. Hastalık, ilk olarak en alt yapraklarda görülür. Üst yapraklara yayılma hızı, çevre koşullarına ve çeşidin duyarlılığına bağlı olarak değişir. Hastalığın şiddeti, bitki olgunluğa yaklaştıkça daha az olmaktadır.

Gelişme esnasında, yaprak dokusu içine gömülüdür. Olgunlaşmada epidermisin yarılıp, çatlaması ile beyazdan devetüyü’ne kadar değişen renkte spor kitlesi dışarı akar.

Mücadele Yöntemleri:

Kültürel Önlemler:

Dayanıklı çeşitler ekilmelidir. Geç ekim yapılarak Septorya’nın şiddeti düşürülebilir. Ekim nöbeti uygulanmalıdır. Bir yıl nadas veya bir yıl sulanan ürün yetiş­tirmek Septorya düzeyini büyük oranda düşürmektedir. Derin sürüm yapılarak, bitki artıklarının toprağa gömülmesi sağlanmalıdır. Bitkinin ihtiyacından fazla azotlu gübre kullanmaktan kaçınılmalıdır. Sık ekimden kaçınmalı, mibzerle ekim tercih edilmelidir.

Kimyasal Mücadele:

Normal koşullarda ekonomik olmamakla beraber, eğer iklim koşulları hastalığın gelişmesine uygun gidiyorsa ve epidemik bir durum olasılığı varsa yeşil aksam ilaçlaması uygulanabilir. Kardeşlenme başlangıcından itibaren yağışlı havalar uzarsa Septorya zararı artar. İlaçlama için en iyi zaman bayrak yaprağının tamamen açıldığı kın döneminin sonu veya başak çıkışı öncesidir. Ancak burada da çok geç kalmamak doğrudur.

Erken dönemde bitkinin üst kısımlarına doğru tırmanan bir enfeksiyon için bayrak yaprağının çıkması beklenmemelidir. Tarla bulaşıksa ve başaklanma döneminde yağışlı havalar devam ediyor­sa ekonomik zarar söz konusu olabileceğinden ilaçlamaya gerek duyulabilir. İlaçlamanın tekrarlanması gerektiği durumlarda, ilaçların etiketinde be­lirtilen etki süreleri dikkate alınmalıdır.

Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.

 

BUĞDAY VE ARPADA KÖK VE KÖKBOĞAZI ÇÜRÜKLÜĞÜ  (Fusarium spp.  Bipolaris sorokiniana (Sacc.)  Rhizoctonia spp.  Pseudocercosporella herpotrichoides Ggt. )

 

Hastalık Belirtisi:

Buğday ve arpada kök ve kök boğazı yanıklığına neden olmaktadır. Kurak geçen uzun ilkbahar periyodundan sonraki yağışlarda şiddetli hastalık oluşturur. Oksijenin yetersiz olduğu ağır topraklarda ve zayıf topraklarda hastalık daha fazla ortaya çıkar. Bitkilerin alt yaprak kınlarında sap ve boğumda bal rengi bir görünüm olur. Bazı dönemlerde bitki gelişme döneminin ortasında bitkiler ve kardeşlerinde veya fide döneminde sararma ve ölüm meydana gelir.

Hastalıklı bitkilerin başakları bükülür bazı başaklarda tane oluşmaz. Hastalık için uygun şartlar oluştuğunda üründe %50 veya daha fazla kayıplara neden olur. Bitkilerde tüm gelişme dönemlerinde ve tüm organlarda hastalık mey­dana getirmektedir. Bu nedenlerle tane ölümleri, fide yanıklığı, kök ve kökboğazı çürüklüğü; yapraklarda noktalar halinde nekrotik lekeler; başakta kavuz ve tane yanıklığı, embriyo kararmasına ait belirtiler mey­dana getirmektedir.

Hastalık kök ve kökboğazında meydana getirdiği lekeler koyu veya soluk kahverengi görünümdedir. Bitkilerde gelişme geri kalır. Hastalıklı bitkiler donuk, mor veya koyu yeşil bir renk alır. Bitkilerin kök sistemleri daha kısa olur ve kökleri kahverengi bir görünüm alır. Bitkilerin saplarında kenarları belirgin oval lekeler oluşur. Hastalık buğdayın çeşitli gelişme dönemlerinde etkili olur. Bu nedenle bitkilerde fide yanıklığı, kök ve kökboğazı yanıklığı ile sap çürüklüğü de meydana getirir.

Genç yaprak kınlarında, daha sonra da bitki sapında hastalığın ti­pik belirtisi olan donuk oval lekeler meydana getirir. Bitkiler bu çürük kısımlardan kıvrılmakta ve çeşitli yönlere doğru gelişi­güzel yatmaktadır. Ayrıca hasat döneminde boş başaklar ve cılız, buruşuk tanelerin oluş­tuğu başaklar göze çarpmaktadır.

Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:

Hastalık etmenleri buğdaygil bitkilerinin çoğunda hastalık oluşturabi­lir. Bunların başında buğday, arpa ve diğer Hordeum türleri ile Triticale, yulaf ve çavdar gelmektedir.

Mücadele Yöntemleri:

Kültürel Önlemler

Dayanıklı çeşitlerin ekimi tercih edilmelidir. Erkenci çeşitler hastalıklara geççi çeşitlerden daha fazla duyarlıdır. İyi bir toprak işlemesi uygulanmalı, ekim derinliği ve toprak tavı uygun olmalıdır. Ekimden önce topraktaki yeşil bitki ve bitki artıklarını yok etmek amacı ile toprak işlemesi yapılmalı ya da herbisit uygulaması ile ortadan kaldırılmalıdır. İyi bir gübreleme ile bitkide dayanıklılık oluşması sağlanmalıdır. İz elementlerin eksikliği giderilmelidir.

Hastalığın yoğun olduğu tarlalarda bu etmenlerin konukçusu olmayan bitkilerin yanında yulafta ekilebilir. Yulaf bu etmenlerin saldırısına has­sastır ancak bu funguslar yulaf içinde çok yavaş geliştiği için kısa sürede yok olmaktadır. Hastalık için 2-3 yıllık rotasyon uygun olur. Dayanıklı çeşitlerin yetiştirilmesi önemlidir. Anızların gömülmesi hastalığın seviyesini düşürür.

Kimyasal Mücadele

Tohumluk ekiminden önce tohum ilaçlarından biriyle ilaçlanmalıdır.

Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.

 

ARPA YAPRAK YANIKLIĞI  (Rhynchosporium secalis [(Oudem) J.J. Davis)

TANIMI VE YAŞAYIŞI

Hastalık etmeni bir fungustur. Fungus arpa kalıntıları üzerinde ve kendi gelen arpa­larda canlılığını sürdürebildiği gibi bazı çayır otlarında ve arpa tohumlarında da yaşaya­bilmektedir. Enfeksiyon 4 – 25 °C arasındaki sıcaklıklarda ve yağmurlu havalarda oluş­maktadır. 30 °C’nin üzerindeki sıcaklıklarda hastalık oluşturmadığı tespit edilmiştir. Hastalık etmeni yağmur damlaları ve sulama sularının sıçramasıyla dağılmakta, çok kısa mesafelere rüzgar vasıtasıyla yayılabilmekte fakat çok uzak mesafelere dağılmamaktadır.

BELİRTİLERİ, EKONOMİK ÖNEMİ VE YAYILIŞI

Arpa yaprak yanıklığı hastalığı, Türkiye’de arpa yetiştirilen hemen he­men tüm bölgelerde görülmektedir. Hastalık etmeni genellikle bit­kilerde kardeş sayısını ve bin tane ağırlığını azaltarak, toplam üründe kayıplara neden olmaktadır. Verimde oluşacak kayıplar; hastalığın baş­ladığı döneme bağlı olarak, % 30-40 oranına kadar yükselmektedir. En­feksiyon zamanı ve özellikle bitkide üst yaprakların enfekte olduğu ko­şullarda elde edilecek üründe kayıplar artmaktadır. Arpa çeşitlerinin R. secalis tarafından kardeşlenme döneminden sonra enfekte edildikleri takdirde, verim kayıplarının yüksek olduğu belirlenmiştir.

KONUKÇULARI

Arpa yaprak yanıklığı etmeninin konukçuları arasında; Arpa (Hordeum vulgare L.), Çok yıllık çavdar (Secale montanum Guss.), Kılçıksız brom (Bromus inermis), Kuşyemi (Phalaris), Brachypodium, Duvar arpası (H. murinum), H. sativum, H. leporinum, Ayrık otu [Agropyron (Elymus) re­pens], İtalyan çimi (Lolium multiflorum), İngiliz çimi (L. perenne), Yük­sek çayır yulafı (Arrhenatherum elatius) bulunmaktadır.

MÜCADELESİ

Kültürel Önlemler

Hastalığa karşı dayanıklı ve sertifikalı çeşitlerin ekimi yapılmalıdır. Ekimden önce topraktaki yabancı ot ve bitki artıkları, toprak işlemesi ile ortadan kaldırılmalıdır. Hastalığın yoğun görüldüğü alanlarda 2-3 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.

Kimyasal Mücadele

Kimyasal mücadele yeşil aksam uygulaması şeklinde yapılır.

İlaçlama Zamanı

Hastalık etmeninin lekeleri ilk görüldüğünde yapılmalıdır.

Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.

Kullanılan Alet ve Makineler

İlaçlamada hidrolik tarla pülverizatörü, sırt pülverizatörü (mekanik, otoma­tik, motorlu),sırt atomizörü veya ilaçlamada tavsiye edilen ilaçlama tekniğe uygun alet ve ekipman kullanılır.

İlaçlama Tekniği

Tüm yeşil aksamı kaplayacak şekilde yapılmalıdır.

 

SÜNE  ( Eurygaster spp. )

Tanımı ve Yaşayışı:

Hububatın önemli zararlısıdır. Toprak rengi, bazen tam siyah, bazen kırmızımsı, bazen kirli beyaz ba­zen de bu renklerin karışımı alacalı desenli renktedir. Baş üstten bakıl­dığında üçgen şeklinde vücut yassıca oval dir. Süne yılda bir nesil verir. Bir dişi süne yaşamı boyunca ortalama 80 yu­murtu bırakır. Kışı dağlarda Meşe, Geven, Kirpi Otu gibi bitkilerin altında geçirir.

İlkbaharda havalar ısınıp 15 °C ulaşınca tarlaya göç ederler. Tarla da beslenir, çiftleşir ve yumurta bırakır. Yumurtadan çıkan yavru, yeni nesil ergin böcek olur ve tekrar dağlara çıkarlar.

Zararlı Olduğu Bitkiler:

Buğday, arpa, çavdar, tritikale ve yulaftır. Arpa, çavdar ve tritikale’de buğdaya göre daha az zarar oluşturmaktadır.

Zararı:

İlkbaharda hububat tarlalarına göç eden kışlamış süneler, kardeş­lenme döneminde hububat saplarını emerek sararmalarına ve kurumaları­na neden olur. Bu zarar şekline “Kurt boğazı” denilmektedir. Bitkiler geliştikçe başaklar henüz yaprak kılıfı içindeyken beslenerek başakların beyazımsı bir renk al­masına, kurumasına ve dolayısıyla başakların dane bağlamasına engel olurlar. Sünenin bu şekildeki zararına “Akbaşak” adı verilmektedir.

Yumurtalardan çıkan Süne yavruları danenin SÜT ve SARI OLUM döne­mindeki buğdayla beslenir. Bu beslenme sonucu danenin özü bozulur. Bu buğdaydan EKMEK ve MAKARNA yapılmaz.

Mücadele Yöntemleri:

Kültürel Önlemler:

Erkenci ve sert buğday çeşitlerinin ekimi yaygınlaştırılmalı, Hububat dışında ürünlere ağırlık verilmeli, (Sulu Tarım) Tarla iyi hazırlanmalı ve anız yakılmamalı, Mera alanları tahrip edilmemeli, Sünenin önemli düşmanları kuşlar olup, bunlar arasında en önemlileri keklik, bıldırcın vb. kuşlardır. Bunları korumak için tedbirler alınmalıdır.

Toplulaştırılmış nadas ve hububat alanları yaygınlaştırılmalı, arpa ve buğday ekilişleri ayrı ayrı bölgelerde yapılmalı, Aynı zamanda hasat edilecek çeşitler tercih edilmeli, Kanal, akarsu boyunca ve tarla kenarlarında yetişen ağaç ve ağaççıklar korunmalı, Tarla kenarları ağaçlandırılmalı ve yeşil kuşaklar oluşturulmalı, Kalın kabuklu ve nektar veren ağaçlar özellikle (Badem, dut, elma, erik, kayısı, ayva, armut, söğüt, ahlat, ceviz) yetiştirilmeli, Tarım İl Müdürlüklerine danışılmadan ilaç kullanılmamalı (Bu tavsiye her ürün için geçerlidir.)

Biyolojik Mücadele:

Sünenin, doğada çoğalmasını engelleyen faydalı böcekler mevcuttur.

Kimyasal Mücadele:

Bütün sürveyler yapıldıktan sonra; ekonomik olarak zarar verecek yo­ğunluk olan (m2 de 10 ve daha fazla süne yavrusu var ise) buğday tarla­larında ilaçlı mücadele yapılmaktadır.

Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.

 

KIMIL  (Aelia spp., )

Tanımı ve Yaşayışı:

Baş üçgen şeklinde, ön kısmı sivridir. Orta kısımları koyu, kenarları açık kirli sarıdır. Üzerinde yan yana önden arkaya uzanan siyah ve kirli sarı çizgiler bulunur. Bacaklar kirli sarıdır. Bu böcek etrafa pis koku salgılar. Yılda bir nesil verir. Kışı dağlarda Meşe, Geven, Kirpi Otu, çam, ayı kulağı vb. bitkilerin altlarında geçirir. İlkbaharda havalar sıcaklığı 20°C olduğunda tarlaya göç ederler, Buğdayla beslenir, çiftleşir ve yumurta bırakır. Bir dişi kımıl yaşamı bo­yunca 150-180 yumurta bırakır. Yumurtadan çıkan yavru yeni nesil ergin böcek olur ve buğday hasa­dından sonra tekrar dağlara çıkar.

Zararı:

Başta buğday olmak üzere, tüm buğdaygiller konukçularıdır. İlkbahar­da hububat tarlalarına göç eden kışlamış kımıllar, henüz kardeşlenme döneminde olan buğdayı kök boğazı üstünden emerek Kurtboğazı” (Göbek kuruması) zararı yapar. Bu şekilde zarar görmüş buğday başak bağlamaz. Kışlamış kımıl ergin­leri hububatın başaklanma döneminde başak sapını emerek buğdayın dane bağlamasına engel olurlar. Bu zarar şekline “ Akbaşak” adı verilmektedir.

Mücadele Yöntemleri:

Kültürel Önlemler:

Erkenci çeşitlerin ekimi yaygınlaştırılmalı, Tarla iyi hazırlanmalı, Nadas iyi yapılmalı, Yabancı otlarla mücadele yapılmalı, Hasadın mümkün olduğunca erken yapılmalı, Bölgede hububat başka ürünlerin yetiştirilmesine önem verilmeli, Anız yakılmamalı, Tarla kenarlarına ağaç dikilmeli mevcut ağaç ve çalılar korunma­lıdır.

Kimyasal Mücadele:

m²’ de 2 adet kışlamış ergin kımıl var ise buğday tarlalarında ilaçlama yapılmalıdır.

Kimyasal Mücadelede Kullanıla­cak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulu­nan kişilerce belirlenmelidir.

 

EKİN KAMBUR BÖCEĞİ  (Zabrus spp.)

Tanımı ve Yaşayışı:

12-22 mm boyunda ve 5-8 mm eninde ve parlak siyah renklidir. Zararlı yılda bir döl verir.

Zararlı Olduğu Bitkiler:

Buğday, Arpa, Çavdar, Yulaf

Zararı:

Sonbaharda ekin yapraklarını toprak içine çekerek yerler. İlkbaharda yaprak ve sürgünleri yiyerek zararlı olurlar. m²’ de 3-4 larva olduğunda tarlalarda yer yer yenik bölümler, açık hubu­bat sıraları ve boşluklar görülür. Verimin önemli ölçüde azalmasına neden olur. Hasada yakın günlerde başak danelerini ekimde ise toprak altındaki da­neleri kemirerek zararlı olurlar.

Mücadele Yöntemleri:

Kültürel Önlemler:

Ekim nöbetine önem verilmelidir. Nadas uygulanmalı. Tahıllar olgunlaşır olgunlaşmaz tekniğine uygun hasat edilmesi çok fay­dalıdır.

Kimyasal Mücadele:

Ekin kambur böceğine karşı en etkin mücadele tohum ilaçlamasıdır. Tohum ilaçlaması bir yıl önce zararlının var olduğu bilinen alanlara to­hum mutlaka usulüne uygun ilaçlandıktan sonra hemen ekilmelidir. Yüzey ilaçlaması ise larva zararının bölgelere göre belirgin bir şekilde görüldüğü geç sonbahar ya da erken ilkbaharda yapılır.

Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.

 

EKİN BAMBULU  (Anisoplia spp.)

Tanımı :

Ekin bambulu, 10-15 mm boyunda, genellikle baş siyah, vücudu metalik kahverengi renktedir. Erginler tahılın süt olum döneminde başaklar üzerinde görülürler.

Zararı:

Toprak altında hububatın kökünü kemirerek zarar yapar. Süt olum döneminde başaklardaki taneleri kemirerek zarara neden olurlar. m2 de 3-4 adet bambul olduğunda ekonomik zarara neden olur.

Zararlı Olduğu Bitkiler:

Başta buğday, arpa, yulaf ve çavdar da beslenir.

Mücadele Yöntemleri:

Kültürel Önlemler:

Münavebe

Erken ekim ve erkenci çeşitleri ekmek, Olgunlaşan tahılları erken hasat, Anızın erken ve derin şekilde sürülmesi, Tarla kenarlarında işlenmemiş toprak bırakılmaması, hububat tarlaları­nın iyi hazırlanması gibi kültürel işlemlere önem vermek.

Kimyasal Mücadele:

İlaçlı mücadele, erginlere karşı yüzey ilaçlaması şeklinde uygulanır. Erginlere karşı yapılan yüzey ilaçlamasında esas ilk ergin çıkışının saptanmasıdır. m2 de ortalama 3-4 ergin veya sonbaharda yapılan sayımlarda da 3-4 larva görülen sahalar ilaçlama programına alınır.

Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.

 

HUBUBAT HORTUMLU BÖCEĞİ  (Pachytychius hordei.)

Tanımı:

3-4 mm boyunda ve kahverengi renkte olup üzeri krem renginde pullar­la kaplıdır. Baş, uzamış ve hortum biçimini almıştır.

Zararı:

Hububatın kardeşlenme döneminde yaprak, sap ve başaklarda beslen­mektedir. Zararlının beslenmesi sonucu delikler meydana gelir. Başaklardaki zararı ise süt ve sarı olum devresinde beslenerek boş kavuz oluşmasına neden olurlar. Önemli miktarda ürün kaybına neden olmaktadır.

Zararlı Olduğu Bitkiler:

Buğday, arpa, çavdar ve yulaf da beslenmektedir.

Mücadele Yöntemleri:

Kültürel Önlemler:

Çapa bitkilerinin ekim sırasına alınması, nadas ve derin sürüm yararlıdır.

Kimyasal Mücadele:

Topraktan kademeli olarak çı­kan bu zararlıya karşı, çıkıştan tak­riben 10 gün sonra ilaçlamaya başlanmalıdır. Bu dönemde hububat genel­likle sapa kalkma dönemindedir. m2 de ortalama 5 veya daha fazla böcek saptanan alanlarda ilaçlama yapılmalıdır. Zararlı hububatın sapa kalkma devresinde ve başak bayrak yaprağı içinde kabarmaya başladığı sırada, yumurta koymaya başladığından erginlere karşı kimyasal mücadelenin bu devrede bitirilmesi gerekir.

Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.