Baklagil Hastalık ve Zararlıları
KÖK BOĞAZI YANIKLIĞI HASTALIĞI( Phytophthora capsici)
Toprak kaynaklı bir etmendir. Toprakta yeterince su bulunması halinde, topraktaki mevcut suda aktif olarak yüzer ve bitkinin kök boğazına kadar ulaşır. Burada enfeksiyon oluşturur. Hastalığın genellikle yağışlı mevsimlerde ve sulama suyu veya yağmur sularının biriktirdiği iyi drene edilmemiş yerlerde daha çok görülmesinin nedeni budur. Hastalık bitkinin değişik dönemlerinde ve organlarında görülebilir.
Fideliklerde bitkiler erken dönemde hastalandığında çökerten belirtileri meydana gelir. Hastalığın tipik belirtileri ve asıl zararı fidelerin tarlaya dikilip gelişmeye başladığı dönemde görülür. Bitkiler incelendiğinde kök boğazını kuşak gibi saran ve başlangıçta koyu yeşil, ileri dönemlerde ise kahverengimsi siyaha dönüşen bir renk değişiminin olduğu görülür. Enfeksiyonun zamanla kök bölgesine de ulaşması durumunda kök kabuğu kahverengi bir renk alarak çürür. Bu şekilde enfeksiyona uğramış bitkiler solmaya başlar.
Normal sulama ve bakım işlemi yapılsa da bitkiler kendini toparlayamaz. Enfeksiyonun erken dönemde ve yoğun olarak görüldüğü bitkilerden ürün almak mümkün değildir. Daha ileri dönemlerde hastalanan bitkilerden oluşan meyvelerin Pazar değeri çok düşük olur.
Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:
Biber başta olmak üzere domates, hıyar, kavun, karpuz, kabak, marul, soya fasulyesi, bezelye ve havuç gibi kültür bitkileri bu hastalığın konukçularıdır.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Fide yetiştiriciliği yapılırken genel bir kontrol prensibi olarak tohumlar hastalıksız, sağlıklı bitkilerden sağlanmalıdır. Fidelikler hastalıksız, temiz yerlerde kurulmalıdır. Fideler aşırı sulanmamalı, sık sık havalandırılmalıdır. Dikim yapılacak tarlaların tesviyesi iyi olmalıdır. Ağır bünyeli topraklar ve su tutan tarlalara dikim yapılmamalıdır. Tarlada aşırı ve dengesiz sulama yapılmamalıdır.
Dikim karık usulü yapılmalıdır. Fideler karık sırtına dikilmelidir. Mümkün olduğunca her karık ayrı ayrı sulanmalıdır. Bitkilere dengesiz gübreleme yapmamalı, özellikle aşırı azotlu gübre verilmemelidir. Hastalıklı bitkiler sökülüp imha edilmeli, hasat sonrasında da ayni işlem tekrarlanmalıdır.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
FASULYE ADİ YAPRAK YANIKLIĞI ( Xanthomonas axonopodis pv. Phaseoli)
Hastalık Belirtileri:
Hastalığın bulaşması bulaşık tohumlarla ya da toprakta kalan hastalıklı bitki artıklarıyla olur. Yağışlardan sonra havaların birden ısınması hastalığın şiddetini artırır. İlk belirtiler çenek yapraklarda görülür. Gerçek yapraklarda belirtiler başlangıçta küçük, ıslak, düzensiz lekeler şeklindedir. Zamanla bu lekeler büyür, birbiriyle birleşir, koyu kahverengi bir renk alır ve kurur. Bu lekelerin çevresinde bazen parlak sarı renkte dar bir bant oluşur. Kapsül lekeleri yağlı görünümlü, içe çöküktür. Zamanla kapsüldeki lekenin gelişmenin gerilemesi nedeniyle buruşmalar görülebilir. Nemli havalarda kapsül lekeleri üzerinde sarı renkli bakteriyel akıntı görülür ve sonradan bu lekeler kurur ve kızıl renk alırlar.
Beyaz tohumlu fasulye çeşitlerinde tohum enfeksiyonu sonucunda tohumlar üzerinde sarı -kahverengi şekilsiz lekeler görülebilir. Gövdede koyu yeşil, zamanla kahverengiye dönen çizgi şeklinde lekeler görülür.
Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:
Fasulye
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Hastalık tohumla taşındığından, hastalığın görüldüğü üretim alanlarından tohum alınmamalı, hastalıktan ari sertifikalı tohum ve fideler kullanılmalıdır. Hastalıklı bitki artıkları tarladan uzaklaştırılmalı ve imha edilmelidir. Bitkilerde yaralanmaya neden olacak uygulamalardan kaçınmalıdır. Yağmurlama sulama sistemi kullanılmamalıdır.
Kimyasal Mücadele:
Hastalık görülmeden önce veya az sayıda bitkide görüldüğünde koruyucu olarak yeşil aksam ilaçlaması yapılır.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
FASULYE ANTRAKNOZU HASTALIĞI (Colletotrichum lindemuthianum)
Hastalık Belirtileri:
İlk belirtiler yeni çıkan fidelerin çeneklerinde ve gövdelerinde koyu kırmızımtırak– kahverengi, çökük lekelerdir. Bu tip fideler çoğunlukla gelişmeden ölür. İkincil enfeksiyonlar sonucunda oluşan belirtiler ise yapraklarda, damarlarda yer yer uzunlukları değişen ölçülerde, önceleri kırmızımtırak kahverengi, sonraları siyaha dönüşen lekeler şeklindedir. Şiddetli durumlarda damarların birleştikleri yerlerde genellikle üçgenimsi kurumalar meydana gelir ve bu kısımlarda yırtılmalar olur.
Dallarda hastalığın şiddetine göre değişen uzunlamasına çökük, tek tek veya birbirleri ile birleşmiş, kahverengi siyah lekeler görülür. Kapsüller üzerinde 1–5 mm çapında siyah, orta kısmı açık kahverengi, çökük, yuvarlak lekeler halinde belirti gösterir. Hastalığın gelişmesi için en uygun sıcaklık 17–23 0C’dir. Hastalık için en uygun koşullar 20–25 0C ve % 95 orantılı nemdir.
Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:
Fasulye
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Hastalıkla mücadelede en etkili yöntem hastalıksız tohumluk kullanmak olduğu için tohumlar hastalık görülmeyen tarlalardan temin edilmelidir. Hastalıklı bitkiler tarladan uzaklaştırılmalı ve imha edilmelidir. Tarlada iyi bir drenaj sağlanmalıdır. Tarladaki yabancı otlar temizlenmelidir. Hastalığın toprağa bulaştığı saptanan yerlerde münavebe yapılmalıdır. Seralarda iyi bir havalandırma yaparak orantılı nem ve sıcaklık azaltılmalıdır.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
FASULYE HALE YANIKLIĞI (Pseudomonas savastanoi pv. Phaseolicola)
Hastalık Belirtileri:
Hastalığın bulaşması bulaşık tohumlarla ya da toprakta kalan hastalıklı bitki artıklarıyla olur. Bulaşık tohumlar ve topraktaki hastalıklı bitki artıkları üzerinde kışı geçirir. Serin ve yağışlı koşullarda hastalık şiddeti daha çok artmaktadır. Çenek yapraklarda küçük, köşeli, yeşilimsi-gri yağ lekeleri oluşur. Gerçek yapraklardaki lekelerin merkezi kahverengi, çevresi sarımsı yeşil haleyle çevrili lekeler oluşur. Kapsül üzerindeki lekeler yuvarlak koyu yeşil, ıslak görünümlü lekeler veya çizgiler şeklindedir. Kapsül enfeksiyonu sonucu kapsülde buruşmalar oluşabilir. Gövde ve kapsüllerdeki lekelerde bazen krem renkli bakteriyel bir akıntı görülebilir. Özellikle beyaz tohumlu çeşitlerde tohum kabuğu üzerinde sarı renk almış alanlar görülebilir.
Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:
Fasulye, bazı yemeklik baklagiller
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Hastalık tohumla taşındığından, hastalığın görüldüğü üretim alanlarından tohum alınmamalı, hastalıkta ari sertifikalı tohum ve fideler kullanılmalıdır. Tohumluk üretimi hastalık için uygun olmayan sıcak ve kurak bölgelerde yapılmalıdır. Hastalıklı bitki artıkları seralardan uzaklaştırılmalı ve imha edilmelidir. İkincil enfeksiyonları artıran yağmurlama sulama sistemi kullanılmamalıdır.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
FASULYE KÖK ÇÜRÜKLÜĞÜ HASTALIĞI (Fusarium spp.,Rhizoctonia solani, Macrophomina phaseoli , Colletotrichum lindemuthianum)
Kök ve kök boğazı lekeleri
Hastalık Belirtileri:
Tohumun çimlenme döneminden bitkinin ileri dönemlerine kadar kendini gösterebilir.
Bitki toprak yüzüne çıkmadan ölebilir, bu durumda tarlada boş alanlar görülür. Fide veya bitkinin ileri dönemlerinde meydana gelen hastalıkta, bitkide genel bir bodurluk, yapraklarda dökülme, sonunda da kurumalar ortaya çıkar. Hasta bitkinin kök sistemi ya hiç oluşmaz veya toprak yüzeyine yakın ikinci bir kök gelişmesi oluşur. Sapın içi boşalır ve rengi kiremit kırmızısı veya kahverengi bir renk alır. Üst üste ekim yapılan yerlerde ve tohumun etmenlerle bulaşık olduğu ayrıca taban suyu yüksek ve sık ekim yapılan yerlerde hastalığın salgın yapması söz konusudur.
Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:
Hastalığı tüm sebzelerde görmek mümkündür.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Tohumluk hastalık görülmeyen tarlalardan sağlanmalıdır. Hastalık görülen alanlarda en az 2 yıl baklagil dışındaki bitkiler yetiştirilmelidir. Dengesiz gübrelemeden, özellikle fazla azotlu gübre vermekten kaçınılmalıdır. Taban suyu yüksek olan yerlerde ekim yapılmamalı veya toprak drene edilmelidir. Sık ekim ve aşırı sulamadan kaçınılmalıdır. Sulama suyu hastalıkla bulaşık olan alanlardan geçirilmemelidir. Çapalama sırasında bitkinin yaralanmamasına dikkat edilmelidir. Hastalıklı bitkiler sökülerek yok edilmelidir.
Kimyasal Mücadele:
Ekimden önce koruyucu olarak tohum ilaçlaması önerilebilir.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
FASULYE PASI HASTALIĞI (Uromyces appendiculatus)
Hastalık Belirtileri:
Yapraklardaki kahverengi küf ve bunun etrafında oluşan açık sarı renkli halka en tipik belirtisidir. Bitkinin vejetasyon dönemi sonuna doğru lekelerin renkleri siyahımsı– koyu kahverengi bir renk alır. Genellikle yapraklarda görülmekle birlikte, bitkinin diğer kısımlarında da zararlı olabilmektedir. Hastalığın gelişmesi için en uygun sıcaklık 20 0C’dir.
Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:
Fasulye, börülce, lima fasulyesi ve bazı fasulye türlerinde görülür.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Hasat sonrası hastalıklı bitki artıkları yakılmalı veya derin çukurlara gömülmelidir. Hastalığın şiddetli görüldüğü yerlerde münavebe yapılmalıdır.
Kimyasal Mücadele:
Çevrede fasulye bitkilerinin yapraklarında pas belirtilerinin görülmesiyle ilaçlamaya başlanır. Birer hafta aralıklarla pasın şiddetine göre 3–5 uygulama yapılabilir.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
BEZELYEDE MİLDİYÖ HASTALIĞI (Peronospora viciae)
Hastalık Belirtileri:
İlk belirtileri bitkilerin alt yapraklarında görülür. Daha sonra yukarılara doğru ilerler. Sistemik enfekte olan sürgünlerdeki yapraklar, sağlıklı yapraklara göre daha açık ve gümüşi renkte görüntü oluşturur ve yaprakların alt yüzeyinde pembemsi-grimsi görülür. Bitkilerde bodurlaşma ve ölüm meydana gelebilir. Lokal enfeksiyonlarda ise, belirtiler yaprağın üst yüzeyinde, küçük, sarımsı ve damarlarla sınırlanmış lekeler şeklinde ortaya çıkar. Bu lekelerin alt yüzeyinde ise gri spor kitlesi oluşur. İleri aşamalarda yapraktaki lekeler kahverengileşerek kurur. Şiddetli enfeksiyonlarda bitkiler solgun, sarımsı-yeşil renkte, bodur ve bükülmüş gibi bir görüntü verirler.
Hastalık belirtileri bitkinin meyve kapsüllerinde de görülmektedir. Kapsüllerin yüzeyinde belirgin geniş sarımsı lekeler ve içinde beyaz pamuğumsu misel gelişimi meydana gelmektedir. Hastalık özellikle serin ve yağışlı yıllarda, nispi nemin artmasıyla önemli verim kayıplarına neden olur.
Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:
Bezelye, bakla ve bu bitkilerin yabani formlarıdır.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler
Hastalıkla bulaşık olmayan tohum kullanılmalıdır. Sık ekimden kaçınılmalı Yağmurlama ve aşırı sulamadan kaçınılmalıdır. Etmenin konukçusu olmayan bitkilerle münavebe uygulanmalıdır. Bulunması halinde dayanıklı çeşitler kullanılmalıdır. Etmene konukçuluk yapan yabancı otların mücadelesi yapılmalıdır.
Kimyasal Mücadele:
Ekimden önce koruyucu olarak tohum ilaçlaması yapılmalıdır. Yeşil aksam ilaçlamasında ise, hastalığın her yıl görüldüğü üretim alanlarında, günlük ortalama sıcaklığın 15 °C ve nisbi nemin % 80’nin üzerine çıkması durumunda ilaçlamaya başlanmalıdır. Hastalığın her yıl görülmediği alanlarda ise ilaçlamaya, çevrede ilk hastalık belirtilerinin görülmesi ile başlanmalıdır.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
BEZELYEDE ANTRAKNOZ HASTALIĞI (Mycosphaerella pinodes )
Hastalık Belirtileri:
Hastalık belirtileri bezelyenin toprak üstü tüm organlarında oluşur. Aynı zamanda çıkış öncesinde tohum çürüklüğü ve çıkış sonrasında ise fide kök boğazı çürüklüğüne de neden olabilmektedir. Hastalığın belirtileri, yapraklarda başlangıçta ıslak görünümlü lekeler halindedir. Daha sonra bu alanlar siyahımsı morumsu şekilsiz küçük lekelere dönüşür. Çevre koşulları hastalığın gelişmesi için uygun olduğunda bu lekeler genişleyerek birleşip yanıklık görüntüsü meydana getirir ve bu yapraklar bitkide asılı kalırlar.
Belirtiler daha çok bitkinin alt kısımlarında yaygın olarak görülür. Bitkinin sap kısmındaki belirtiler yapraklarda olduğu gibi ıslak görünümlü lekeler şeklinde başlar. Daha sonra kiremit kırmızımsı siyah renge döner. Belirtilerin ilerleyişi bitkinin boyuna doğrudur. Bu belirtiler hastalığın ileri aşamalarında genişlik olarak da artar ve sapı çepe çevre sarar. Bitkinin sapı bu noktadan kırılır.
Etmenin kapsüllerdeki belirtisi ise yine benzer renkte çökük, yuvarlak veya oval lekeler şeklinde, genellikle 0.5-1 cm çapında bir görünüm alır. Daha sonra bu belirtiler hastalığın şiddetine bağlı olarak genişleyip kapsüllerin büyük bir kısmını kaplayabilir. Şiddetli enfeksiyonlarda bitkinin üst kısımlarında da (yaprak, dal ve kapsüller) hastalık belirtileri görülebilir. Hastalık, bezelye tarımı yapılan alanlarda, özellikle ilkbaharda yağışın bol ve nemli geçtiği yıllarda % 15-20 ürün kaybına neden olmaktadır. Bu ürün kayıpları bazen % 50’yi bulabilmektedir.
Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:
Bezelye, fasulye, bakla ve bu bitkilerin yabani formlarıdır.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler
Hastalıkla bulaşık olmayan tohum kullanılmalıdır. Tohumluk üretimi için nemin düşük ve daha az yağış alan bölgeler seçilmelidir. Daha önceki yıllarda hastalıkla bulaşık olduğu belirlenen tarlalarda ekim yapılmamalı ve münavebe uygulanmalıdır. Bitkide, aşırı sulamadan ve nem ile yaprak ıslaklığına neden olan sulama şekillerinden kaçınılmalıdır. Hastalıklı bitki artıkları tarladan uzaklaştırılarak imha edilmelidir. Etmene konukçuluk yapan yabancı otların mücadelesi yapılmalıdır.
Kimyasal Mücadele
Yeşil aksam ilaçlamasında, hastalığın her yıl görüldüğü üretim alanlarında, günlük ortalama sıcaklığın 15-20 °C ve nisbi nemin % 80 ve üzerine çıktığı yağışlı dönemlerde koruyucu olarak ilaçlamaya başlanmalıdır. Hastalığın her yıl görülmediği alanlarda ise ilaçlamaya, çiçeklenme döneminde bitkinin yaşlı alt yaprakları üzerinde ilk belirtilerin görülmesiyle başlanır ve çevre koşulları ile hastalığın durumuna bağlı olarak ilaçlama tekrarlanılır.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
MERCİMEK KÖK BOĞAZI ÇÜRÜKLÜĞÜ HASTALIĞI (Ascochyta pinodella)
Hastalık Belirtileri:
Belirtiler bitkinin her dönemde ve her organında kök, kök boğazı, gövde, dal, yaprak, tohum ve tohum kapsüllerinde görülür. Fide devresinde çökertene neden olur Hastalık belirtileri genellikle dallanma bölgesine yakın, bitki kök boğazını çepeçevre saran koyu kahverengi ya da sarımtırak renkli alan olarak görülür. Çevre koşulları uygun olduğunda aşağıya ve yukarı doğru yayılır Özellikle tohum kapsülü ve yapraklarda görülen hastalıklı alanlar üzerinde toplu iğne ucu büyüklüğünde siyahımtırak renkli küf meydana gelir Erken dönemde yakalanmış bitkiler ve dallar ya tamamen erimekte ya da çok düşük oranda ürün vermektedir
Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:
Mercimek, nohut, kara nohut, bezelye, yem bezelyesi, burçak, fiğ, adi fiğ, koca fiğ, mürdümük ve yonca konukçularıdır.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Temiz tohumluk kullanılmalı, bunun için hastalık görülmeyen tarlalardan tohumluk alınmalı Sık ekimden kaçınılmalı, da 9 kg’dan fazla tohum ekilmemeli Aynı tarlaya üst üste mercimek ya da diğer baklagiller ekilmemeli, özellikle hububat ile en az 2 yıl ekim nöbeti uygulanmalıdır Mümkün olduğu kadar geç ekim yapılmalı (Sonbaharın ilk yağışlarından sonra tercihen Kasım ayının ikinci haftasında) Hasattan sonra derin sürüm yapılarak bitki artıkları toprağa gömülmeli Mercimek hasatı dane dökülmeyecek şekilde yapılmalı, münavebe bitkileri arasında kendiliğinden yetişen mercimekler yok edilmelidir
Kimyasal mücadele:
Mercimekte kökboğazı çürüklüğü ile ilaçlı mücadele tohum ilaçlaması şeklinde yapılır.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
MERCİMEK MİLDİYÖSÜ HASTALIĞI (Peronospora lentis)
Hastalık Belirtileri
Belirtiler fide dönemimde çenek yaprakları üzerinde başlangıçta sarımtırak daha sonra kahverengileşen lekeler halinde görülür. Hastalık sıcaklık ve yağış uygun olduğu zaman bitkinin üst yapraklarına doğru yayılarak yaprak yada yeni oluşan yaprakçıkları ve sürgünleri hastalandırır Hastalık bitkinin birkaç dalında veya tamamında görülebilir. Bitkide bodurlaşma, cüceleşme, sürgünlerde rozetleşme, klorotik renk oluşumu gibi durumlar meydana gelir. Hastalığa yakalanmış yaprakların alt yüzeylerinde pamuksu pudra şeklinde oluşan grimtrak kirli- beyaz renkli mantar örtüsü görülü
Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:
Mercimek, koca fiğ, yabani bezelye konukçularıdır
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Temiz tohumluk kullanılmalı, bunun için hastalık görülmeyen tarlalardan tohumluk alınmalı Sık ekimden kaçınılmalı, da 9 kg’dan fazla tohum ekilmemeli Hastalığa karşı dayanıklı çeşitler yetiştirilmeli Aynı tarlaya üst üste mercimek yada diğer baklagiller ekilmemeli, özellikle hububat ile en az 2 yıl ekim nöbeti uygulanmalıdır Mümkün olduğu kadar geç ekim yapılmalı (Sonbaharın ilk yağışlarından sonra tercihen Kasım ayının ikinci haftasında) Hasattan sonra derin sürüm yapılarak bitki artıkları toprağa gömülmeli Mantarın konukçuları olduğu için mercimek tarlalarında görülen koca fiğ ve yabani bezelye gibi baklagil bitkileri toplanarak yok edilmelidir.
Kimyasal Mücadele:
Mercimekte kökboğazı çürüklüğü ile ilaçlı mücadele tohum ilaçlamasışeklinde yapılır.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
MERCİMEK SOLGUNLUK HASTALIĞI (Fusarium oxysporum Schlecht. Emend. Snyder &Hansen f.sp. lentis Vasudeva & Srinivasan)
Hastalığın belirtileri:
Hastalık bitkinin tüm gelişme dönemlerinde görülür. Hastalığın belirtileri, bitkinin su stresi yaşadığı ılık ve kurak geçen ilkbahar aylarından sonra erken yaz sıcakları ile ortaya çıkan olumsuz iklim koşulları ve özellikle çiçeklenme döneminden itibaren kendini göstermektedir. Her yıl mercimek tarımının yapıldığı veya kök afidi, kök koşnili ve canavarotu ile bulaşık tarlalardaki bitkilerin zayıf düşmesi sonucunda hastalığın şiddeti daha da artmaktadır.
Hastalık bitkilerde gelişme geriliğine, yapraklarda sararma ve kurumalara , iletim demetlerinde kahverengileşmeye, saçak kök ve nodozite sayısında azalmalara , bitkide genel solgunluğa , enfeksiyonun şiddetine bağlı olarak danelerin zayıf kalmasına veya bitkinin tamamen kuruması neticesinde ciddi oranda verim ve kalite kaybına neden olabilmektedir.Mercimek solgunluk hastalığı, mercimek tarımı yapılan tüm alanlarda görülmektedir.
Hastalığın görüldüğü bitkiler:
Hastalığın konukçusu mercimektir.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel önlemler
Sağlıklı tohumluk kullanılmalıdır. Dayanıklı ya da tolerant çeşitler tercih edilmelidir.Erken ekim yapılmalı veya erkenci mercimek çeşitleri yetiştirilmelidir. Mercimek tarımında süzek, organik maddece fakir topraklar tercih edilmemelidir. Derin sürüm yapılarak hastalıklı bitki artıkları toprağa gömülmelidir. Hastalıkla bulaşık alanlarda en az 4-5 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Kimyasal Mücadele
Etkili bir kimyasal mücadelesi yoktur.
NOHUT ANTRAKNOZU HASTALIĞI (Ascochyta rabiei)
Hastalık Belirtileri:
En dikkat çekici belirti yaprak, sap ve tohum kapsüllerindeki lekelerdir. Sap ve dalları çepeçevre saran, düzensiz irilikte açık kahveden siyahımsı koyu kahverengine kadar değişen lekeler meydana gelir. Sap ve dallar bu lekeli yerlerden kırılır ve kısa zamanda kururlar. Tohum kapsülleri üzerinde iç içe dairesel lekeler meydana gelir. Bu lekelerin üzerinde toplu iğne başı büyüklüğünde siyah renkte yapılar görülür. Yapraklarda ise dairesel olan lekelerin çevresi sarı renk alır. Hastalık bol yağış alan yıl ve bölgelerde, sulama yapılan yerlerde, nispi nemi yüksek olan kapalı vadilerde salgınlara neden olabilir.
Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:
Hastalık nohutta görülür.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Temiz tohum kullanılmalıdır. En az 2–3 yılda bir ekim nöbeti yapılmalı ve böylece hastalık etmeninin tarladan bulaşması önlenmelidir. Hasattan sonra, tohumluk 7–8 gün güneş altında yayılarak kurtulduktan sonra depoya alınmalıdır. Zamanında önlem alınmamış tarlalarda, hastalığın ilk görüldüğü ocaklardaki hastalıklı bitkiler sökülerek tarladan uzaklaştırılmalıdır. Ekim sırasında tohumların normal derinliğe düşmeleri sağlanmalıdır. Hastalığa dayanıklı çeşitler kullanılmalıdır.
Kimyasal Mücadele:
İlaçlı mücadeleye yaprak ve dallarda 2–3 mm çapında yuvarlak veya uzunumsu kahverengi ilk lekeler görülür görülmez başlanmalı ve 7–10 gün ara ile hastalığın şiddetine ve iklim verilerine göre 2–5 uygulama yapılmalıdır.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
NOHUTTA PAS HASTALIĞI Uromyces ciceris-arietini (Grogn.)Jacz&Bey
Hastalık Belirtileri:
Hastalık, başlangıçta yapraklar üzerinde yuvarlak veya oval, koyu kırmızımsı- kahverenginde içinde uredosporlar olan püstüller şeklinde görülür. Bu püstüller daha sonra birleşerek büyürler ve renkleri koyulaşır. Hastalık, yaprağın her iki yüzeyinde de belirti oluşturabilir; ancak çoğunlukla yaprağın alt yüzeyinde görülür. Enfeksiyonlar şiddetli olduğu zaman püstüller gövde ve kapsüller üzerinde de oluşabilir. Böyle durumlarda tarladaki bitkiler paslı bir görüntü gösterir. Yapraklarda erken dökülme ve bitkilerde kurumalar meydana gelebilir.
Bitkilerin tohumları normalden daha küçük ve dane üzerinde de belirtiler oluşabilir. Normal koşullarda nohut pasının epidemi yapması yetiştirme sezonunun geç dönemlerinde meydana gelir. Bu yüzden verim kayıpları daha az olabilmektedir; Ancak uygun koşullarda, enfeksiyonların erken dönemde oluşması halinde önemli verim kayıpları da meydana gelebilir. Nohut pasının tarlada yayılması yaprak epidermisinin yırtılmasıyla birlikte olgunlaşmış püstüllerden uredosporların serbest kalıp çevreye dağılmasıyla olmaktadır. Ülkemizde nohut yetiştirilen bazı bölgelerde bulunmaktadır.
Hastalığın görüldüğü bitkiler:
Etmenin başlıca konukçuları, nohut, burçak ve mürdümük’ tür.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Varsa dayanıklı çeşit kullanılmalı, Hastalıklı bitki artıkları tarladan uzaklaştırılarak yakılmalı, En az 2-3 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Kimyasal Mücadele :
İlaçlama, yeşil aksam ilaçlaması şeklinde yapılır. Çevrede bitki yapraklarında pas püstülleri görülür görülmez ilaçlamaya başlanmalı ve hastalığın şiddeti, iklim koşulları ve ilacın etkinlik süresi dikkate alınarak ilaçlamaya devam edilmelidir.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
FASULYE ADİ MOZAİK VİRÜSÜ Bean common mosaic necrosis potyvirus (BCMNV)
Hastalık Belirtileri:
Hastalık belirtileri virüslerin ırkına, fasulye çeşidine, ortam koşullarına (özellikle sıcaklık derecesine) ve bitkinin enfekte olduğu döneme göre değişmektedir. Yapraklarda parlak yeşil-sarı ve koyu yeşil mozaik lekeleridir. Damarlar koyu yeşil renkte iken damar arası bölgeler parlak yeşilimsi sarı hale gelir. Yapraktaki renk değişimi genellikle buruşukluk, kabarıklık, şekil bozukluğu ve yaprakların aşağıya doğru kıvrılma belirtileri ile beraber görülür
Sistemik nekroz bitkinin herhangi bir döneminde, genç yaprakçıklarda hafif solgunluk ile başlamakta, iletim demetlerinin kahverengileşmesi ve kararması bunu izlemekte ve sonuçta bitki ölmektedir. Bitkinin gövdesi ve baklası enine kesildiğinde iletim demetlerinin kahverengileşerek karardığı görülme
Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:
Fasulye, acı bakla ve bazı yabani fasulye türleridir.
Mücadele Yöntemleri:
Hastalıkla en etkili mücadele yöntemi dayanıklı çeşit kullanılmasıdır. Virüsten ari temiz tohum kullanılmalıdır. Tarlada şüpheli görülen bitkiler, çevresindeki bitkilerle birlikte sökülüp yok edilmelidir. Vektör mücadelesi Teknik Talimata uygun olarak yapılmalıdır.
FASULYE SARI MOZAİK VİRÜSÜ Bean yellow mosaic potyvirus (BYMV)
Hastalık Belirtileri:
Hastalık belirtileri virüsün ırkına, fasulye çeşidine, ortam koşullarına ve bitkinin enfekte olduğu döneme göre değişmektedir. Bitkilerin yapraklarında parlak sarı mozaik renkte lekeler ve beneklenme şeklindeki belirtiler tipiktir. Yaşlı yapraklarda karakteristik belirtiler daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca yapraklar sertleşir, aşağı doğru kıvrılarak fincan görünümünü alabilir ve kırışıklık ortaya çıkabilir Erken enfeksiyonlarda bitki iyi gelişemez, boyu kısa kalır ve sağlıklı bitkilere göre daha geç dönemde çiçeklenir ve meyve tutar. Sarılıcı ve yarı sarılıcı tipteki fasulyelerde şiddetli enfeksiyonlarda sürgün uçlarındaki nekrozlardan geriye doğru ölüm meydana gelebilir.
Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:
Virüsün fasulye dışında, bezelye, soya, bakla, acı bakla gibi baklagiller, yonca, ak üçgül, kırmızı üçgül, fiğ gibi yem bitkileri ve menekşe, glayöl gibi bazı süs bitkileridir.
Mücadele Yöntemleri:
Hastalıkla mücadelede en etkili yöntem dayanıklı çeşit kullanımıdır. Sarılıcı ve yarı sarılıcı fasulyeler virüse daha hassastır. Bu nedenle, virüsün sorun olduğu yerlerde çalı tipi fasulye tercih edilmelidir. Mürdümük (Lathyrus spp.), taş yoncası (Melilotus spp.), üçgül (Trifolium spp.) ve glayöl virüsün kış konukçularıdır. Bu nedenle fasulye üretimi, bu konukçuların bulunduğu alanlardan uzakta yapılmalıdır. Tarla çevresinde bulunan yabancı otlarla mücadele yapılmalıdır.
Tarla çevresinde mısır gibi uzun boylu bitkiler yetiştirilerek rüzgâr geçişi ve bitkilerin birbirine teması önlenmelidir. Tarlada hastalık şüphesi görülen bitkiler, hemen çevresinde bulunan bitkilerle birlikte sökülüp tarladan uzaklaştırılmalıdır. Vektör mücadelesi, “Sebzelerde Yaprakbitleri Zirai Mücadele Teknik Talimatı” na uygun olarak yapılmalıdır.
SEBZELERDE TÜTÜN MOZAİK VİRÜSÜ (Tobacco mosaic tobamovirus (TMV))
Hastalık Belirtileri:
Tütün mozaik virüsü kök, gövde ve yapraklarında belirti vermektedir. Ayrıca tohumun dış yüzeyinde, tohum kabuğunda da bulunabilmektedir. TMV hastalıklı bitki artıklarında, sigara ve tütünde, yabancı otlarda, bulaşık topraklarda, uzun süre hastalık yapma yeteneğini sürdürebilmektedir. Yapraklar üzerindeki açık yeşil, sarı ve koyu yeşil mozaik şeklinde renk değişikliği yapmaktadır.
Yaprak üzerindeki koyu yeşil bölgeler açık yeşil bölgelere göre daha hızlı gelişmekte ve bu bölgeler daha kalın ve kabarık bir görünüm almaktadır. Bunun sonucunda ise yapraklarda kıvrılma ve deformasyonlar medyana gelmektedir. Bazen bulaşmalarda yaprak üzerinde nekrotik lekeler oluşmaktadır.
Bu lekeler ileriki dönemlerde yaprağın kurumasına neden olmaktadır. Erken dönemde enfekte olan bitkilerde gelişme geriliği ve bodurlaşma gözlenmektedir. Tepe yapraklarda küçülme ve deformasyon oluşmaktadır. Hastalık %8 -%50 oranında ürün kaybına sebep olmaktadır. TMV ülkemizde tüm sebze alanlarında yaygın olarak rastlanan bir hastalık etmenidir.
Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:
Tütün, domates, biber, patlıcan, fasulye, soya, sarımsak, börülce, kereviz, patates, bazı süs bitkileri ve yabancı otlardır.
Mücadele Yöntemleri
Hastalığın Kimyasal Mücadelesi yoktur.
Kültürel Önlemler
Başlangıç enfeksiyonlarını önlemek açısından hastalıktan ari temiz tohum veya dayanıklı çeşitler kullanılmalıdır. Bu virüsün konukçusu olan bitkiler yan yana yetiştirilmemelidir. Fidelikte şüpheli görülen bitkiler, hemen çevresinde bulunan bitkilerle birlikte sökülüp yakılmalıdır. Tarlaya şaşırtılacak fideler dikkatle incelenip hasta olanlar dikimden önce sökülüp yakılmalıdır.
Bütün kültürel işlemlerden önce eller sabun ve suyla yıkanıp, kağıt havlu ile kurulanmalıdır ve çalışma süresince sigara ve tütün içilmemelidir. Bakım işlemleri sırasında kullanılan aletler sık sık %5’lik sodyum hipoklorit çözeltisine batırılarak dezenfekte edilmelidir. Bitkileri bağlamak için tekrar kullanılacak herek, ip, tel vb. malzemeler bol sabun veya deterjan ile yıkanmalıdır. Azotlu gübreler hastalığa karşı duyarlılığı arttırdığından, dengeli ve ihtiyaca uygun gübreleme yapılmalıdır. Hasat sonunda üretim alanı tüm bitki artıklarından temizlenmeli ve bu artıklar yakılmalıdır. Virüsün konukçusu olmayan türlerle en az 2 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
MERCİMEKTE APİON (Apion arrogan)
Tanımı ve Yaşayışı:
Erginleri yeşilimsi mavi parlak renkte olup, ortalama 2 mm uzunluğundadır. Yumurtaları parlak sarı renkli ve elips şeklindedir. Çok küçük olması nedeniyle zor görülür. Larvaları bacaksız, parlak sarı renkte olup, baş kısmı siyahtır. Larvaları genellikle kıvrık olarak dururlar ve hareketleri oldukça yavaştır. Kışı ergin olarak toprakta, tarla kenarı ve çevresindeki yabancı otlar bulunduğu alanlarda geçirir. Sabahları ve günün serin saatlerinde beslenirler. Dişiler yumurtalarını mercimeğin büyüme noktası olan tepe tomurcuğundaki yaprak demetçikleri arasına tek tek, bazen de 2-3 adet halinde bırakır. Yılda 1 döl verirler.
Zarar Şekli:
Ergin ve larvaları zararlı olmasına rağmen asıl zararı larvaları yapmaktadır. Larva zararı nedeniyle bitkinin büyüme gözü kurur bitki yan dallar vermeye başlar, kısa ve bodur kalır. Böyle bitkiler yeterli kapsül veremediğinden doğrudan ürün verimini etkiler. Kurak geçen yıllarda ve kıraç alanlarda zararı önemlidir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde mercimeklerde yaygın olarak bulunur.
Zararlı Olduğu Bitkiler:
En önemli konukçusu mercimektir. Bakla, fiğ ve yonca da zararlı olduğu bitkiler arasındadır. Ayrıca mera bitkileri, çalılık ve fundalıklar da yaşam yerleridir.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Mercimek tarlaları ekime hazırlanırken derin bir şekilde sürülerek ertesi yılın ergin popülasyonu azaltılabilir. Ayrıca tarla içinde ve çevresinde erginlerin kışlamalarına uygun barınaklar ve bitki artıkları bırakılmamalıdır. Çalılık, fundalık ve meralara yakın mercimek ekimlerinde daha dikkatli olunmalıdır. Mercimekte ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Kimyasal Mücadele:
Mücadelede asıl hedef kışlamış erginler olduğundan, erginlerin çıkışlarından hemen sonra ve yumurtlama başlamadan ilaçlama yapılmalıdır. Tarlada ergin için 10-15 dekar alanda 16, 50 dekardan büyük alanda 20 çember atılarak, m2’de ortalama 3-5 ergin veya daha fazla olduğunda; larva için ise 10-50 dekar alanda 75, 50 dekardan büyük alanda 100 bitki kontrol edilerek, bitki başına ortalama 3 ve daha fazla larvalı çiçek tomurcuğu olduğunda veya tepe tomurcuklarında %10’un üzerinde bulaşma olduğunda ilaçlama yapılır.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
BAKLAGİL TOHUM BÖCEKLERİ
- Bezelye tohumböceği (Bruchus pisoru)
- Bakla tohumböceği (Bruchus rufimanus)
- Mercimek tohumböceği (Bruchus lentis)
- Ortadoğu mercimek tohumböceği (Bruchus ervi)
- Akdeniz mercimek tohumböceği (Bruchus signaticornis)
- Fasulye tohumböceği (Acanthoscelides obtectus)
- Börülce tohumböceği (Callosobruchus maculatu)
Tanımı ve Yaşayışı:
Baklagil tohum böcekleri yıl içinde “tek döl veren türler”(Bezelye tohum böceği, Bakla tohum böceği, Mercimek tohum böceği, Ortadoğu mercimek tohum böceği, Akdeniz mercimek tohum böceği) ve “çok döl veren türler” (Fasulye tohum böceği, Börülce tohum böceği) olarak iki gruba ayrılır. Ortalama vücut uzunlukları 3-5 mm civarında, vücutları yassı, oval, basık, silindirik yapıda olup, genel renkleri açık kahverengi, grimsi ve siyah renklidirler.
Vücutlarının üzeri tüy ve kıllarla kaplıdır. Tek döl veren tohum böceklerinin erginleri konukçularının çiçeklenme devresinde görülür ve doğada çiftleşerek yumurtalarını tohumları belirginleşmiş yeşil kapsüllere bırakırlar Tohumun olgunlaşmasıyla birlikte tohumu terk ederek, tarlada en yakın ağaç kabukları arasında, ambarda ise kuytu yerlerde veya çuval kıvrımlarında kışlar. Yılda bir döl verirler. Çok döl veren tohum böceklerinin erginleri yumurtalarını tarlada olgun kapsüllere, ambarda ise tohumlara bırakırlar. Bölgelere göre değişmekle beraber yılda ortalama 3-6 döl verirler.
Zarar Şekli:
Baklagil tohum böceklerinin larvaları, konukçuları olan baklagil taneleri içinde beslenmeleri süresince, oyuklar meydana getirerek tanenin besin değerini düşürdükleri gibi dışkı ve vücut artıkları ile de kirletirler. Çok döl veren türlerin devamlı üremeleri sonucu, delinmiş ve içinin büyük kısmı yenilerek besin değerlerini tamamen yitirmiş olan taneler, hayvan yemi ve gübre olarak dahi kullanılmazlar.
Baklagil tohumböcekleri, larvaları beslenmeleri sonucunda tanelerde kalite, çimlenme gücü ve ağırlık kayıplarına neden olurlar. Bu şekilde zarar görmüş, iç ve dış piyasada önemli yeri olan baklagillerin, pazar değeri de düşer.
Zararlı Olduğu Bitkiler:
- Bezelye tohumböceği: Bezelye
- Bakla tohumböceği: Bakla ve fiğ
- Mercimek tohumböceği: Mercimek ve fiğ
- Börülce tohumböceği: Börülce, nohut, bezelye
- Fasulye tohumböceği: Fasulye, börülce, nohut, mürdümük
- Börülce tohumböceği ergini ve zararı
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Ağır zarar görülen bölgelerde geç ekim yapılması önerilir. Hasat ve harmanın geciktirilmeden yapılarak ürünün, temizliği önceden yapılmış ambara çuvallar içinde alınmasına özen gösterilmelidir. Hasat sonrası tarlada kalan artıklar pullukla derine gömülmeli veya yakılmalıdır. Temiz tohumluk kullanılmalıdır. Tarladaki gerekli önlemleri alınmış ürün çuvallar içinde, temizliği yapılmış, ilaçlanmış, pencerelerine kafes telleri takılmış ambara yerleştirilir. Ayrıca ambara bulaşık ürün, çuval veya malzeme konulmamalıdır.
Kimyasal Mücadele:
Tarlada ve ambarda olmak üzere iki ayrı mücadele dönemi bulunmaktadır.
Tarla ilaçlaması:
Yılda tek döl veren baklagil tohum böceklerine karşı mücadelede, bitkiler çiçeklenme başlangıcında iken ve 10 gün sonra 2 ilaçlama yapılır. Çok döl veren türlerden Fasulye tohum böceği ile bulaşık olduğu bilinen sahalarda fasulye çeşidi, gelişme durumu ve ekim zamanı göz önünde tutulmak kaydı ile alt kapsüller kuru oluma girer girmez önerilen ilaçlardan birisiyle 10-14 gün ara ile 2-3 ilaçlama yapılarak tarla dönemindeki zararlının bulaşması azaltılır. Alt kapsüllerin kurumasından hasat ve harmana kadar geçen süre iyice hesaplanmalı ve ilaçlama aralıklarının ona göre ayarlanmasına dikkat edilmelidir.
Boş ambar ilaçlaması:
İlaçlama her zaman yapılabilir. Ancak ambar boş iken ve ürün konulmadan 15-20 gün önce yapılması gereklidir.
Koruyucu ilaçlama:
Bu ilaçlama çok döl veren türlerin zararını önlemek amacıyla ve ürün ambara konulurken uygulanır. Burada uygulanacak teknik, ilaçla ürünün homojen karışımını sağlayacak yeterlikte olmalıdır. Bunun için küçük miktarlardaki hububat için ilaçlama bidonları amaca uygun olarak kullanılır. Bidon içine ilaçlanacak hububat ve yeterli ilaç konulduktan sonra bidon 4 – 5 dakika süreyle çevrilir. Bundan sonra ürün alınarak ambara konulur. İlaçlanacak ürün miktarı fazla ise birer tonluk partiler halinde ilaçlanır. Bu miktar hububat, uygun bir örtü üzerine dökülür. Yeterli miktardaki ilaç, yığın üzerine homojen bir şekilde dağıtılır. Daha sonra yığın kürekle 5 – 6 kez aktarılarak karışımsağlanır ve ürün ambara alınır.
Ürün fümigasyonu:
Hasattan önce bulaşma saptanmış baklagil tohumlarının hasattan hemen sonra çok döl veren tohum böceklerine karşı fümige edilmesi en uygundur. Şayet bu yapılmamış ise üründe zarar veya zararlı görüldüğünde hemen fümigasyon yapılmalıdır.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
MANTOLU BÖCEK (Amicta oberthuri)
Tanımı ve Yaşayışı:
Erginleri açık deve tüyü rengindedir. Yumurtalar sarı renkli, yassı ve hafif elips şeklindedir. Larvaların başı siyah ve parlak, gövde açık kahverengindedir. Mantolu böcek, kışı larva halinde korunaklı alanlarda geçirir. Nisan başından itibaren larvalar toprak yüzeyine çıkarak nohut ve mercimeğe geçer. Bitkilerin taze sürgün ve yapraklarıyla beslenir ve sürgünleri keser. Bu kesilen parçaların bir kısmını vücuduna yapıştırarak manto oluşturmaktadır. Mantoların renkleri beslendiği ortama bağlı olarak grimsi koyu kahverengi, saman rengi ve yeşilimsi olabilmektedir.
Zarar Şekli:
Larvaları, bitkileri hem yiyerek, hem de keserek kısa zamanda zarar vermektedir. Ayrıca bitkilerin sürgünlerini keserek bir kısmını mantolarına bağlamakta, diğer kısmı yerde birikmektedir. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yayılış göstermektedir.
Zararlı Olduğu Bitkiler:
Güney Doğu Anadolu Bölgesindeki mercimek, nohut, buğday, arpa, kavun, karpuzda yaygındır. Bazı orman ve meyve ağaçları ile bahçe bitkileri de zararlı olduğu bitkiler arasındadır.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Çok sayıda bitkide zararlı olduğundan tarlada ve tarla çevresinde yabancı ot temizliğine dikkat edilmelidir.
Kimyasal Mücadele:
Kimyasal Mücadele önerilmemektedir.
SEBZELERDE YAPRAK PİRELERİ Empoasca decipiens Paoli, Asymmetrasca decedens (Paoli)
Tanımı ve Yaşayışı:
Ergin sarımsı yeşil veya kahverengi olup, yaklaşık 2-3 mm uzunluğundadır. Ön kanatlar açık renkte, arka kanatlar şeffaftır. Kanatları vücut boylarını geçer. Genel olarak yaprak alt yüzünde bulunurlar. Yaprak pirelerinin yan yan ve ileri giderek hareket edişleri karakteristik özellikleridir. Ergin kanatlı olduğundan uçar, bitkiden bitkiye ve topraktan bitkiye geçebilir. Nimfler erginlere benzer. Daha ufak ve kanatsızdır. Önceleri soluk renkli, daha sonra yeşilimsi bir renk alır. Yılda 3-5 döl verirler.
Mücadele Yöntemleri :
Kimyasal Mücadele:
Ülkemizde patateste mücadele eşiğine ulaşmadığı için yaprak pirelerine karşı Kimyasal Mücadele yapılmamaktadır. Ancak tohumluk patates üretimi yapılan yerlerde virüs hastalıklarının yaygınlaşmasını önlemek için Kimyasal Mücadele gerekebilir. İlaçlama zamanını belirlemek amacıyla bitki çıkışından itibaren tarlaya köşegenleri doğrultusunda bitkilerin taze yaprak ve sürgünlerinden rastgele 50 yaprakta sayım yapılır. Yapılan sayımlarda, yaprak başına 10 ve daha fazla birey saptandığında ilaçlama yapılır.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
TOPRAK PİRELERİ (Phyllotreta spp., Epithrix hirtipennis)
Tanımı ve Yaşayışı:
Erginler türlere göre farklılık göstermekle birlikte metalik yeşil, parlak siyah veya kahverengindedir. Erginlerin arka bacakları çok gelişmiş olup pire gibi sıçramaları tipik özellikleridir. Toprak pirelerinin erginleri yaprakta, larvaları kökte beslenir. Toprak pireleri kışı tarlada kalan ürün artıklarında, tarla içindeki ya da etrafındaki bitki kalıntılarında ergin olarak geçirir. İlkbaharda, erginler kışladıkları yerlerden çıkarak fideliklere veya doğrudan tarlaya geçerler. Özellikle fideliklerdeki nemli toprak, zararlının üremesi için uygun ortam oluşturur. E. hirtipennis yılda 3-5 döl, Phyllotreta spp. ise 1-2 döl verirler.
Zarar Şekli:
Esas zararı erginler yapar. Erginler yapraklarda 1-2 mm çapında delikler açar. Bu deliklerin kenarlarındaki doku kurur ve beyaz bir renk alır. Tüm yaprak bu delik veya lekeciklerle kaplanabilir. Bitkilerin ilk gelişme dönemlerinde, özellikle fidelerde daha önemli zararlara yol açarlar. Yaprakları yenen sebzelerde, yaprak kalitesini olumsuz yönde etkilerler.
Zararlı Olduğu Bitkiler:
Zararlı başta lahanagiller familyası olmak üzere, yabancı ot ve kültür bitkisinde beslenir. Konukçuları lahana, turp, karnabahar, şalgam, havuç, ıspanak, marul, patlıcan, fasulye, mercimek keten, kanola, kenevir ve pancardır. E. hirtipennis özellikle patlıcangiller familyasına bağlı bitkileri tercih eder.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Bu zararlıya karşı toprak işleme ve yabancı ot temizliği bir kültürel tedbir olarak öğütlenebilir. Gübreleme sulama gibi işlemler uygulanarak bitkilerin ilk dönemlerinde hızlı ve sağlıklı gelişmeleri sağlanarak zararı azaltılabilir. Fideler tarlaya şaşırtıldıktan sonra, fidelikte kalan bitkiler hemen yok edilmelidir.
Kimyasal Mücadele:
Fide döneminde başlamak üzere ilk belirtileri görüldüğünde ilaçlama yapılmalıdır. Bir ilaçlama yeterlidir.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
MERCİMEKLERDE TEBEŞİRLEŞME ETMENLERİ
- Dut Kımılı (Dolycoris baccarum)
- Baklagil Pentatomidi
- (Piezodorus lituratus)
Tanımı ve Yaşayışı:
Mercimeklerde tebeşirleşme zararı Dut kımılı ve Baklagil pentatomidi tarafından meydana getirilmektedir. Dut kımılı erginleri vücut yassıca ve geniştir. Vücudunun üst yüzeyinde hakim renk açık vişne rengi olup, kirli sarımsı veya esmerimsi renktedir. Ortalama vücut uzunluğu 1 cm civarındadır. Baklagil pentatomidi genel rengi açık veya koyu yeşil renklidir. Vücudun üzeri küçük, derince noktalarla kaplıdır.
Her iki türde, kış dönemini dağların yüksek yerlerinde başta kirpi otu, kirpi geven, geven, zırotu gibi çok yıllık bitki örtüsü ve taşların altında, toprak çatlakları içinde ergin dönemde geçirir. İlkbaharda havaların ısınması ile birlikte kışlakları terk ederek ovalara iner, bir süre beslendikten sonra mercimeğin çiçeklenme döneminde yumurta bırakmaya başlar. Yumurtalar kümeler halinde yaprak, sap, çiçek ve meyve üzerine bırakılır.
Zarar Şekli:
Nimf ve yeni nesil erginlerin mercimek tanelerinde yaptığı emgi sonucunda tanelerde krater ağzı gibi oluşumlar, büzülmeler gibi tane kabuğunda deformasyonlar meydana gelmektedir. Ayrıca emgi sonucu emgi yerinde tanenin kimyasal yapısı bozulmakta ve bu bozulma sonucunda “tebeşirleşme” adı verilen beyaz unsu bir yapı oluşarak tanenin kalitesi düşmekte ve çimlenme yüzdesi azalmaktadır. Tanede meydana gelen bu zararlanma mercimeğin iç ve dış piyasada pazar değerinin düşmesine neden olmaktadır.
Zararlı Olduğu Bitkiler:
Çok sayıda bitkide zararlı olup, sebzelerden domates, biber, mercimek ve nohutta zarar yapar. Baklagil pentatomidi mercimeğin dışında yonca, üçgül gibi yem bitkilerinin yanı sıra baklagil familyasından yabancı otlarda beslenmektedir.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Kültür bitkisi alanlarında tarla ekime hazırlanmadan önce sonbaharda ilk yağmurlar yağıp yabancı otlar çimlendikten yabancı otlara karşı mekanik mücadele uygulanmalıdır. Özellikle kışlak alanlarına yakın yerlerde erkenci çeşitlerin yetiştirilmesine özen gösterilmelidir.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
SEBZELERDE DANABURNU (Gryllotalpa gryllotalpa)
Tanımı ve Yaşayışı:
Danaburnu erginleri 6-7 cm boyunda, açık veya koyu kahverengi ve oldukça iri böceklerdir. Baş ileri uzamıştır. Danaburnu yaşamının çoğunu toprak altında geçirir. Genellikle yaşama yeri olarak, galeri açmaya uygun olan kültüre alınmış; nemli, bol humuslu, killi kumlu toprakları seçerler. Geceleri ve çok bulutlu günlerde faaliyet gösterirler.
Zarar Şekli:
Ergin ve nimfleri toprak içinde galeri açarak ilerlerken rastladıkları tohum, kök, yumru gibi her tür bitkisel materyali kemirerek zarar verirler. Özellikle yeni dikilmiş veya yeni çimlenmiş sebze fidelerinin köklerini keserek kurumalarına neden olur ve yumrulu sebzelerin de yumrularını kemirirler. Ülkemizin her tarafında yaygındır.
Zararlı Olduğu Bitkiler:
Çok sayıda bitkide zarar yapmaktadır. En çok sebzeler, çeltik, buğday, mısır, ayçiçeği, tütün, pamuk, süs bitkileri, meyve ve orman fidanlarında zarar yapar.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Toprağın zamanında ve iyi şekilde işlenmesiyle de zararlının toprak altında bulunan yaşam ortamları bozularak açığa çıkan yumurta, nimfve erginlerinin sıcak ve doğal düşmanlar tarafından imhası sağlanmış olmaktadır. Zararlının, gübreli ve sıcak toprakları sevmesinden hareketle, bahçelerin uygun yerlerine yaz sonuna doğru yanmamış çiftlik gübresi kümeleri bırakılarak ilkbaharda burada toplanan nimf ve erginlerin öldürülmesi popülasyonu azaltma bakımından oldukça yararlıdır.
Kimyasal Mücadele:
Bulundukları yerde mutlaka zarar yapmaları nedeniyle yoğunluklarına bakılmaksızın mücadeleye geçilmelidir. Bir yerde bulunup bulunmadıkları; yenik bitki, açtıkları galeri, nemli toprakların 1 cm altındaki yüzeysel kazı izlerinin incelenmesi ile anlaşılabilir Ülkemizin değişik bölgelerinde erken ilkbahardan ekim ayı sonuna kadar mücadele yapılabilir.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
KAPSÜL KURTLARI (Etiella zinckenella)(Lampides boeticu)
Tanımı ve Yaşayışı:
Her iki türde de kelebeklerin kanat açıklığı ortalama 2-3 cm civarındadır. Yumurtaları, şeffaf, beyaz renkte olup boyu 1 mm kadardır. Olgun larvaların boyu 1 ila 1.5 cm civarında değişmektedir. Her iki türde de dişiler yumurtalarını çoğunlukla konukçularının çiçek çanak yapraklarının alt yüzeyine, çok az da olsa kapsül yüzeyine ve çiçeklere tek tek bırakırlar. Yumurtalardan çıkan larvalar çiçekler veya kapsüller içine girerek, çiçek içindeki dişi ve erkek organları, kapsül içindeki yeşil taneleri yiyerek beslenirler.
Zarar Şekli:
Larvaları çiçeklerde veya kapsüller içinde beslenerek zarar yaparlar. •Hasar görmüş çiçeklerin kapsül bağlaması mümkün olmadığı gibi kapsül içine giren larva, tanelerin tümünü yediği için doğrudan ürüne yönelik bir zarar söz konusu olup zarar oranı %5-70’dir. Ege, Trakya, Orta Anadolu, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki baklagil üretimi yapılan yerlerde yaygındır.
Zararlı Olduğu Bitkiler:
Baklagillerden fasulye, börülce ve mercimekte beslenirler.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Tarlada bitki artıklarının bırakılmaması, hasattan sonra derin sürüm yapılması ve ekim nöbeti zararlı popülasyonunu azaltıcı faktörlerdir.
Kimyasal Mücadele:
Birinci ilaçlama çiçeklenme başlangıcında, kelebek uçuşları devam ediyorsa birinci ilaçlamadan 15 gün sonra ikinci uygulama yapılmalıdır.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
KIRMIZIÖRÜMCEKLER
- İki noktalı kırmızıörümcek
- (Tetranychus urtic)
- Pamuk kırmızıörümceği
- (Tetranychus cinnabarinus)
- Atlantik akarı (Tetranychus atlanticu)
Tanımı ve Yaşayışı:
Erginler 0.5-0.7 mm boyunda, oval şekilde olup, gözle zor fark edilirler. Yaprağın alt yüzünde ördükleri ipek ağlar arasında ergin, larva, nimf ve yumurtaları bir arada görülür Kışı ılık geçen bölgelerde yaz aylarında olduğu gibi yaşayıp üremelerine devam ederler. Tarla kenarı ve içindeki yabancı otlardan ve bulaşık fidelerden sebzelere geçerler. Yılda 10-12 döl verirler.
Zarar Şekli:
Kırmızı örümcekler bitkilerin özsuyunu emerek beslenirler. Bitki özsuyu emilen yaprak sararır. Yapraklar kıvrılır, dökülür. Verim %40-60 oranında düşer ve ürün kalitesiz olur. Çeşitli virüs hastalıklarının yayılmasına neden olurlar.
Zararlı Olduğu Bitkiler:
Domates, kavun, karpuz, hıyar, kabak, patlıcan, fasulye ve börülcede zararlıdır.Birçok yabancı ot türü de konukçusudur.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Seraya temiz fideler dikilmeli, Hasattan sonra bitki artıkları tarla ve seradan uzaklaştırılmalı, Ot çapasına önem verilmeli, Gereğinden fazla azotlu gübreler kullanılmamalı, Toprak işlemesi yapılarak kırmızı örümceklerin kışladıkları bitki artıkları toprağa gömülmelidir.
Kimyasal Mücadele:
Küçük yapraklı sebzelerde yaprak başına 3 adet, büyük yapraklı sebzelerde 5 adet canlı Kırmızı örümcek bulunduğunda ilaçlama yapılır.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
SEBZELERDE PAMUK YAPRAKKURDU (Spodoptera littoralis)
Tanımı ve Yaşayışı:
Kelebeklerin kanat açıklığı 35-40 mm dir. Kanatlarında gri kahverengi zemin üzerinde karışık açık sarı çizgiler vardır. Gelişmesini tamamlamış larva 45-50 mm boyunda koyu kahverengi veya siyahımsı kadife görünüştedir. Başının üzerinde üçgen şeklinde kahverengi bir leke vardır. Kelebekler gündüz kuytu yerlerde saklanır, gece aktiftirler. Larvalar yaprakta meyve üzerinde bulunur. Yumurtadan yeni çıkan larvalar toplu halde beslenirler. Daha sonra dağılır ve yaprağın altına geçerler. Yılda 4-6 döl verirler.
Zarar Şekli:
Larvaları sebzelerin yaprak, çiçek ve meyvelerinde beslenir. Yaprakları yiyerek elek şekline getirirler. Meyveleri delerek iç kısmına girerler. Meyvedeki delikler kuru ve yüzeysel kalır. Kalite ve verim kaybına neden olurlar.
Zararlı Olduğu Bitkiler:
Domates, biber, fasulye, börülce, bamya, lahana, salatalık, kavun ve karpuzda zararlıdırlar.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Zamansız ve fazla sulamadan kaçınılmalıdır.Ekim ve dikim usulüne uygun olarak yapılmalıdır.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
SEBZELERDE SARI ÇAY AKARI (Polyphagotarsonemus latu)
Tanımı ve Yaşayışı:
Sarı çay akarı çıplak gözle zor görülecek kadar küçük zararlılardır. Renkleri konukçuya, konukçudaki beslenme yerlerine göre değişmekle birlikte genellikle sarımsı beyaz renklidir. Zararlı, yıl boyunca aktivitesine ve çoğalmasına devam eder. Nemli yerlerde sayıca çok fazla bulunurlar. Ergin ve nimfler yaprak üzerinde fazla hareket etmemelerine rağmen yaşlı yapraklarda koloni oluşturmazlar. Daha genç yapraklarda ve tepe noktalarında yoğunluk gösterirler. Sarı çay akarının, beyazsinek, yaprakbiti ve thripsle taşındığı saptanmıştır. Yılda 20-30 döl verir.
Zarar Şekli:
Sarı çay akarı bitkilerin büyüme noktalarında, genç yaprak ve sürgünlerinde, çiçek ve meyvelerde zararlı olmaktadır. Beslenme sonucu yapraklarda kıvrılma, kırılma, renk açılması ve herbisitin fitotoksisite etkisine benzer oluşumlar meydana gelir. Akdeniz Bölgesi’nde yaygın olarak bulunmaktadır.
Zararlı Olduğu Bitkiler:
Biber, hıyar, patlıcan, domates, fasulye, patates, pamuk, çay, kauçuk, tütün, turunçgil, gerbera, dahlia ve krizantem bulunur.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Çevredeki yabancı otlar temizlenmeli, Sulama tercihen sabah erken veya akşam geç saatlerde yapılmalı, Gereğinden fazla azot ve potasyumlu gübre kullanılmamalıdır.
Kimyasal Mücadele:
Yapılan incelemelerde yaprak başına 4-5 canlı Sarı çay akarı görüldüğünde ilaçlama yapılır.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
YAPRAK GALERİ SİNEKLERİ
(Liriomyza trifolii, Liriomyza bryoniae, Liriomyza huidobrensis,Phytomyza horticol)
Tanımı ve Yaşayışı:
Erginleri 1-2 mm boyunda gri-siyah renktedir. Larvaları en fazla 3 mm boyunda beyaz- sarı renkte ve şeffaftır. Erginleri bitkinin tüm yapraklarında, larvaları galeri içinde bulunur. Sera koşullarında bütün mevsim boyunca, yazın yabancı otlar ve sebzeler üzerinde görülürler. Sera koşullarında 10 döl verirler.
Zarar Şekli:
Dişiler yapraklarda küçük yaralar açar, buradan çıkan özsu ile beslenir ve hücre bozulmasına neden olurlar. Bu beslenme delikleri sarararak küçük lekeler meydana getirir. Larvalar yaprakların iki zarı arasında kalan etli doku ile beslenir ve galeri oluştururlar. Daha sonra zarar görmüş bölgeler sararıp kurur ve yapraklar dökülür. Genç bitki ve fidelerde gelişmeyi geciktirirler. Kalite ve verim kaybına neden olurlar.
Zararlı Olduğu Bitkiler:
Domates, patlıcan, biber, fasulye, bezelye, bakla, marul, kabak, hıyar, ıspanak, soğan ve pırasada zararlıdırlar.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Sera içi, çevresi ve fide yastıklarının çevresi yabancı otlardan temizlenmelidir. Havalandırma açıklıkları ince tel ile kaplanmalıdır. Bulaşık bitki artıkları imha edilmeli ve bulaşık fideler seraya dikilmemelidir. Toprak 10 cm derinliğinde sürülerek topraktaki pupalar yok edilmelidir. Malçlama yapılarak toprağın nemli kalması ve pupaların nemden çürümesi sağlanmalıdır.
Biyoteknik Mücadele:
Seraya fide dikimi ile birlikte ilk ergin uçuşunu belirlemek üzere dekara 1 adet sarı yapışkan tuzak yerleştirilir. İlk ergin uçuşu belirlendikten sonra toplu tuzaklama amacıyla 3 metre aralıklarla çapraz olarak dekara 116 adet tuzak asılır.
Kimyasal Mücadele:
Küçük yapraklı bitkilerde yaprak başına 4 adet, büyük yapraklı bitkilerde yaprak başına 10 adet larva olduğunda ilaçlama yapılır.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
SEBZELERDE YEŞİLKURT
- (Helicoverpa armigera (Hümb.)
- Nohut yeşilkurdu ( H.viriplaca (Hufn.)
- (=H.dipsacea L.) (Lepidoptera: Noctuidae)
Tanımı ve Yaşayışı:
Kelebeklerin kanat açıklığı 35-40 mm, bej-kahverengi veya yeşilimsi renktedir. Larvaları 15-45 mm boyunda, kirli beyaz renkte ve üzeri kıllıdır. Olgun larvanın vücudunun sırt kısmında yeşil kahverengi ve sarı renkte bantlar, yanlarda da sarı renkli birer bant bulunur. Kelebekleri gündüz kuytu yerlerde saklanır, genellikle akşam üzeri uçuşurlar. Larvaları bitkilerin yaprak, meyve ve taze sürgünlerinde görülür. H. viriplaca yılda 1, H. armigera yılda 3-5 döl verirler.
Zarar Şekli:
Larvalar önce yapraklarda beslenir ve yenik kısımlar sararır ve kurur. Daha sonra sebzelerin meyvelerini delerek içine girer ve orada beslenirler. Bunun sonuncunda meyveler çürür.
Zararlı Olduğu Bitkiler:
Domates, biber, patlıcan, bamya ve fasulyede zararlıdır.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Tarla ve çevresinde yabancı ot temizliği yapılmalıdır. Hasattan sonra derin sürüm yapılmalıdır. ilk yeşil meyveler oluştuğunda larva giriş deliği olan meyveler toplanıp imha edilmelidir.
Kimyasal Mücadele: Bitkilerde %5 bulaşma olduğunda ilaçlama yapılır.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
SEBZELERDE YAPRAKBİTLERİ
- Pamuk yaprakbiti (Aphis gossypii)
- Bakla yaprakbiti (Aphis fabae)
- Şeftali yaprakbiti (Myzus persicae)
- Patates yaprakbiti (Macrosiphum euphorbiae)
Tanımı ve Yaşayışı:
Vücutları oval biçimde ve yumuşak olup, 1.5-3.0 mm boyunda yeşil, sarı, siyah renklerdedir. Ergin ve nimfleri bitkilerin taze sürgün, yaprak ve yaprak altlarında toplu halde bulunur. Yaşayışlarına göre tek ve iki konukçulu türler olarak iki gruba ayrılırlar. Bölgelere ve türlere göre yılda 10-16 döl verirler.
Zarar Şekli:
Bitki özsuyunu emerek beslenirler. Beslendikleri yapraklarda ve taze sürgünlerde kıvrılmalar ve şekil bozuklukları oluşur. Salgıladıkları tatlı madde yaprağı kaplar, üzerinde mantarlar gelişerek yaprak kararır. Bitkilerde verim azalır ve kalite bozulur. Virüs hastalıklarını taşır ve sağlıklı bitkilere bulaştırırlar
Zararlı Olduğu Bitkiler:
Ispanak, lahana, kıvırcık salata, kabak, karpuz, acur, hıyar, domates, patlıcan, bamya, sarımsak, karnabahar, patates, bakla, fasulye ve kuşkonmazda zarar yaparlar.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Hasattan sonra toprak üstünde kalan bitki sapları ve yabancı otlar imha edilmelidir.
Kimyasal Mücadele:
Küçük yapraklı bitkilerde yaprak başına 10 adet, büyük yapraklı bitkilerde 20 adet ve daha fazla Yaprakbiti olduğunda ilaçlama yapılır.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
NOHUT YAPRAKSİNEĞİ (Liriomyza cicerina)
Tanımı ve Yaşayışı:
Erginlerin hakim rengi siyahtır. Tarlada dikkatlice bakıldığında nohut yaprakçık ve dalcıkları üzerinde kolayca görülürler. Yumurtalar mat beyaz renkte olup, yaprak dokusu içine bırakıldıkları ve küçük olduklarından gözle görülmez. Larva kirli sarı, parlak görünümlü ve silindiriktir. Kışı toprağın 3-6 cm derinliğinde pupa döneminde geçirir. Pupa fıçı şeklinde, bal-sarısı veya kızıl-kahverenkli, boyları 2 mm kadar olup, kök boğazı civarından alınacak toprak örneğinde gözle görülebilir. İlkbaharda çıkan erginler yaprakçıkların iki epidermis arasına yumurtalarını bırakırlar. Yılda 2-3 döl verebilir.
Zarar Şekli:
Asıl zarar larvalar tarafından yapılır. Yumurtadan çıkan larva yaprak dokusu içinde beslenir. Bu dönemde larvanın dışkıları belirgin bir şekilde görülür. Bahar ayları yağışlı geçen ve kuvvetli topraklarda bitki yeni yapraklar ve büyüme yapabildiğinden zararı önemli değildir. İlkbaharı kurak geçen ve zayıf topraklarda bitki yeni yapraklar ve büyüme yapamadığından zararı önemlidir. Ülkemizdeki tüm nohut ekiliş alanlarında görülür.
Zararlı Olduğu Bitkiler:
Kültür bitkilerinden nohut ve bazı yabani bitkilerde konukçuları arasındadır.
Mücadele yöntemleri:
Kültürel önlemler:
Bir önceki yıl Nohut sineği zararı görülen tarlalarda hasat sonunda derin sürüm uygulanmalıdır.
Kimyasal mücadele:
Nohutların çıkışından 15-20 gün sonra yapılan kontrollerde bulaşmanın %50’ye ulaşması durumunda ilaçlama yapılmalıdır. Bir bitkide iki veya üç galerili yaprak bulunması halinde o bitki bulaşık kabul edilir. Özellikle ilaçlama bitkilerin normal gelişemediği, taban suyu az, toprağı kıraç ve ilkbaharı kurak geçen yıl ve yerlerde kimyasal mücadele gerekmektedir. Bir uygulama yeterlidir.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.
MERCİMEK HORTUMLU BÖCEĞİ (Sitona crinitus)
Tanımı ve Yaşayışı:
Erginler 3-5 mm boyunda, kahverengi gri renklidir. Yumurta oval biçimde, önceleri kirli beyaz renkte olup daha sonra tamamen siyah renge dönüşür. Larva bacaksız olup, 4-5 mm boyunda, hafif kıvrık krem rengindedir.Kışı toprakta ergin dönemde geçirir. İlkbahar aylarında sıcaklığın yükselmesiyle birlikte topraktan çıkan erginler yumurtalarını yaprak, sap ve daha çok bitkinin kök boğazına yakın kısmına tek tek bırakırlar. Yumurtadan çıkan larva toprakta yaşar. Yılda 1 döl verir.
Zarar Şekli:
Erginler bitkilerin ilk gelişme dönemlerinde, bitki 3-4 yapraklı dönemde iken zarar yaparlar. Zararlı çoğunlukla yaprakçıkların kenarlarını dıştan içe doğru yarım ay şeklinde yiyerek zarar yapar. Larvalar bitkinin kök ve nodozitelerinde beslenme yolu ile zararlı olur. Ülkemizin tüm bölgelerinde yaygındır.
Zararlı Olduğu Bitkiler:
Genel olarak baklagil bitkilerinde zarar yapar. En çok zararlı olduğu bitkiler mercimek, bezelye, yonca, fiğ, fasulye ve korungadır.
Mücadele yöntemleri:
Kültürel önlemler:
Mercimek bitkilerinin ilk dönemlerinde hızlı gelişmesini sağlamak amacıyla iyi bir toprak işlemesi yapılmalı ve tohumlar fazla derine ekilmemelidir.Ekim nöbeti uygulanmalı ve ara yıllarda uygun bir gübreleme yapılmalıdır.
Kimyasal mücadele:
Kurak geçen dönemlerde ve zararlı yoğunluğunun fazla olduğu durumlarda bitkiler 5-10 cm boyunda iken 1 ilaçlama yapılabilir.
Kimyasal Mücadelede Kullanılacak İlaçlar ve Dozları: İl/ilçe Müdürlükleri ve reçete yazma yetkisi bulunan kişilerce belirlenmelidir.